Cumartesi Mart 15, 2025

Şimdi ilerleyebilen bir savaşçıyım...

Gerilla alanına geldiğimde; bu koşullarda yürümeyi bilmeyen bir durumdaydım, şimdi ilerleyebilen bir gerillayım. Kendime karşı yanılsamalı bir bakış açısına sahipken geldim bu alana. Kendi gerçeğini göremeyerek hep “ben yapabilirim” yanılsaması vardı. Zamanla öğrendikçe yapabileceklerimi/yapamayacaklarımı gördüm.

Her şeyden önce kendi gerçekliğimi gördüm. Her alanın zorluğu olduğu gibi bu alanın da zorlukları var. Sistemden, aileden ve toplumdan şekillenerek bu alana geliyoruz. Ben, en azından yoldaşları “mükemmel” olarak hayal edip, sistemin bize yüklediği rolleri unutarak geldim buraya. Benim için farkına varma süreci bu alanda gerçekleşti; daha çok kendime yoğunlaştım, kafa yormaya başladım.

Aynı zamanda yoldaşları anlama, örgütü tanıma, anlama yönünde bir sürecin içine girdim. Sivil yaşamdan farklı bir yaşam şeklimiz var ama esası oluşturan nokta, bilinçli olmamız ve örgütlü olmamız. Sistemden farklı ele almış olduğumuz eğitimlerimizde; genelde öğrenmeye, öğretmeye dönük bir çalışma yürütüyoruz, kendi pratiğimizi sorgulayıp ele alıyoruz. Özgün olarak kadın eğitimi alıyoruz daha derinleştirerek sorgulayarak bir kafa yoruş içerisine giriyoruz.

Kamufle yaptığımızda aklıma şu gelmişti; aslında ben sivilde hep kamufle yapmışım, kimsenin görmemesi için bir şeylerin üstünü örtmekti bir anlamda yaşam tarzım. Ama örgütte böyle değil. “Ben böyleyim beni değiştir, değişmek istiyorum” şeklinde açığa çıktı. Bir nevi özgürleşmek için bir kanat çırpıştı benim için, ilerleyebilme, zincirlerinden kopabilmekti gerilla alanı... İlk zamanlarda bu alana yabancı hissettim.

Kendini buraya ne kadar ait hissetmek istiyorsan sivildeki yaşamından o kadar kopmam gerekir ve bu alana göre şekillenmen gerekir. Hayatımda böyle uzun yürüyerek bir yerlere gitmedim hiç. İlk defa burada bu kadar uzun yürüdüm, hem yaşımın genç olmasından kaynaklı hem de yaşantımdan kaynaklı ilk defa burada yemek yaptım, depo kazdım, köyde büyüdüm ama ilk defa doğayla burada bu kadar iç içe oldum.

Şu ana kadar hayatı günü birlik yaşadım, çok planlı yaşamadım bir gün sonra ne olacak diye düşünmedim ama ilk defa burada düşündüm, kendime kafa yordum, yaşamımı sorguladım.

Hayatımdaki bir diğer dönüm noktası da silahlar, kamufle ve nöbetler oldu… İlkleri burada yaşadığım için çok mutluyum bunun yaşantımda da önemli yerde duracağını düşünüyorum... Korkularımla yüzleşiyorum, kendimle hesaplaşıyorum... Yaşamda hep düz yolların olmadığını, yokuş tırmanmam gerektiğini, nefesini kullanabilmeyi, zamanını değerlendirebilmeyi ve gerektiğinde elini tetiğe korkmadan götürebilmeyi öğrenebiliyorum...

Kış sürecinde kitle faaliyetinde neler yaptığımız, hatalarımız konusunda özeleştirel yaklaşmayı öğreniyoruz. Yoldaşları daha yakından tanıma, anlama, onlara dair kafa yorma aynı zamanda kendini tanıma, kendine yönelme fırsatı buluyoruz. Bu alana sonbahar sürecinin sonunda gelmemin nedeni; gelişebilmek, ilerleyebilmek içindi. Şimdi ne kadar doğru karar verdiğimi görebiliyorum. Çünkü katkılarını da görüyorum.

Gerillaya nasıl katılmaya karar verdiğim konusuna gelirsek; sivilde zaten bunu tartışıyordum ama “bahar sürecinde giderim” diye planlıyordum. Tabi kabıma da sığamıyordum. Bu alandan gitmek istiyordum. Gerilla alanı benim için yaşantımın yeni başlayacağı bir yerdi. Bir kadın toplantısından sonra kararım kesinleşti. “Ben gideceğim” dedim.

İkinci toplantıdan sonra ise katıldım. Ve hayatımın değişeceğini biliyordum ama gerillayı da, gerilla yaşamını da abartma durumu vardı. Gerillada olmak demek sistemin benim üzerimde söz sahibi olamayacağı ve hayatımda yer kaplayacağını düşünmüyordum ama kendimle beraber sistemin bendeki bütün yansımalarını da buraya taşıdım. İlk önce hareket tarzıma, düzenime baktığımda benim buraya alışmam, ait olmam için bu alanı kavrayabilmem gerektiğini anladım. Her şeyi en basitten algıladığımın, dikkatli olmadığımın ve sorgulamadığımın farkına vardım. Mesela gerillaya gelmeden önce her şeyi daha basite aldığım için ve zorlanacağım aklıma gelmiyordu. Bu da sistemin bizi tembelleştirdiğinin bir örneğidir.

Gerilla dediğin zaman bendeki çağrışımı; sadece savaştı. Bunu tek yönlü düşündüğümün ve basite aldığımın burada farkına vardım... Gerillaya katılmamın bir nedeni de sivildeki yoldaşımın, gerilla alanında olmasıydı.

Yoldaşın benim üzerimde manevi bir ağırlığı vardı. Yereldeki faaliyetin içine girdikçe onu anlamaya başladım ve benim de onun yolunda, yoldaşlarımın yolunda gitmemin doğru olacağını anladım ve işte buradayım… (Dersim’den bir kadın gerilla)

50944

Bölünmek için Birlesin


Bölünmek için Birlesin!

Bir Maoist hayati iki ucundan kavrar her zaman; Burjuvazi ve Proleterya ucundan. Birin iki oldugunu kavramamis bir kafa Marksist bir kafa degildir.
Komunist partiler icin Demokratik-Merkeziyetcilikin tek bir anlami vardir; Demokrasi KP lerde Burjuvaziyi temsil eder; Merkeziyetcilik Proleteryayi temsil eder....

Yaranın Merhemini cellattan mı isteyecegiz!

           Yeğişe Çarents   15 Mart 1921  Yer Berlin Charlottenburg semti,

   İttihat ve Terakki Cemiyeti başkanı,İç işleri bakanı,1915 Ermeni Soykırımı'ndan birinci de rece sorumlu,1,5 milyon Ermeni'nin ölümüne sebep olan Tehcir kararnamesi'nde imzası bulunan Talat Paşa Erzincanlı Soğomon Tehleryan tarafından öldürüldü.  Ermeni soykırımı'nda ölenlerin İntikamını almak için Talat Paşa Berlin'in en işlek caddesinde gündüz vakti ensesinden vurularak Ermeni halkı adına cezalandırıldı.Kaçarken polisler tarafından yakalandı.Direniş göstermedi.

Şiirin Şairleri, Şairlerin Şiiri -

“Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına”[1]

“Herkes gider, şiir kalır,” der İbrahim Tenekeci.Doğrudur; öyledir…

Şiirin tarihi şaire doğru akarken; “Şiir kelime kaynar. Bir kazandır, dumanlar tüter içinden,” der Ahmet İnam…

İnsan ruhunun ve yaşamın derinliklerine nüfuz eden şiir ölmez, öldürülemez; çünkü ölümsüzdür…

Hayır; ‘Buz’[2] başlıklı yapıtı ile ‘2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’ne değer görülen Osman Özçakar’ın, “Şiir biraz da sözcüklerle manipülasyon yapma işidir,” tespitine katılmak mümkün değil.

Yeni Süreçte Bize Düşen Görevler/ Hasan Aksu

 

Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir

 
 
Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir; Din Sinif Mucadelesindeki Rolune Gore Ele Alinir!
Herseyleri yalan, demogoji, carpitma, sahtekarlik...

Alevi Açılımı mı, İzzettin'in Hançeri mi ?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okyanus ötesinde ikamet eden Fethullah Gülen hocayla ve Alevi toplumunun her dönem sisteme yedeklenmesi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerle kimlik mücadelesinden uzaklaştırılması için gönüllü olarak çalışan İzzettin Doğan’ın son asimilasyon projesi çalışması netleşmeye başladı.

 

İtiraz ahlaki[*]

 

“İnsanlarda eksik olan

güç değil iradedir.”[1]

 

Zor, ancak zor olduğu kadar da güzel ve umutlu günlerden geçiyoruz.

İnsan olma hâli(miz), bir kere daha sınanıyor.

Devletin Sokak Çeteleri Mafyanın Ortak Organizasyonuna Karşı Devrimci Tavır Ne Olmalıdır! HASAN AKSU.

Bu gerçeklik bugüne has bir karşı devrimci bir organizasyon değil. Devletin başında olanların derin organizasyonudur ve de süreklilik göstermektedir.

Bu Dünya Komünizmi de Yaşayacaktır!

 

Ekim Devrimi’nin 96. Yılını Kutlarken!...

Sınıf bilinçli bir devrimcinin,
her zaman devrim beklemesi,
onun düşünce ve eylem
diyalektiğinin bir gereğidir

ÇIRILÇIPLAĞIM SOKAK ORTASINDA UTANIYORUM!

Yoksullar için bir cehenneme dönüşen dünyanın şu utançlı haline bir bakın! İçinde çocuk ve kadınların da olduğu yüzlerce kaçak göçmen bindikleri tekne alabora olunca, İtalya'nın Lampedusa Adası açıklarında denizin zifiri karanlığında kaybolup gittiler.

         Dünyayı aralarında ülke ülke parselleyen kudretlilerin para havuzları dolarlarla dolup dolup taşarken, yoksulluk mengenesindeki bu insanlar bir lokma ekmek için bin bir umutla yollara düşmüş, bilmeden ölüme koşmuşlardı.

Aşk ve Sanatın hayatı yani Gezi, Kızılay, Gündoğdu, vd’leri 1

“İyi ki hatırlattın

Başkaldırı diye bir şey var

İsa’dan beri insanı güzelleştiren

Şimdi daha güzel her şey

Daha insan herkes.”[2]

 

Sayfalar