Tarihe dip notu olarak bırakılan görseller üzerine kısa değerlendirme… (İsmail Cem Özkan)

Uzun zamandır ölen / öldürülen devrimcilerin portrelerini çizdim, doğum tarihleri ve ölüm tarihlerini araştırdım ve bir şeyin farkına vardım; ailesi biraz orta düzeyde geliri varsa, bürokratsa, iyi eğitim almışsa onların doğum tarihleri ve ölüm tarihleri belliyken, ingilizce "noname" denilen, fakir ailenin çocukları, inanmış, hayatını ortaya koymuş ya da tesadüfen orada olan ve bir kaza ya da hedef gözetilerek öldürülen insanlar/ devrimciler... Onlar hakkında bilgi bulmak için ince eleyip sık dokumama rağmen haklarında hiç bir iz yok ama yere düşmüş bir beden, kavgaya bırakılmış son nefeslerini hissettim...
Devrimci hareketler belki illegalite adı altında kayıt tutmadılar, belki var olan arşivleri polisin eline geçti falan filan bahaneler olsa da bu "isimsiz" devrimcilerin anıları ne yazık ki yok...
Hani sahneye çıkan ve sahne tozuna sesini bırakan oyuncular gibi, baş rolde değilse, tiyatro sahibi değilse, sürekli amatör ruhla profesyonel oyuncu olarak sahnede yer almışların isimleri öldükleri ya da sahnede yer alamayacak kadar yaşlandıkları durumda unutulmaları gibi...
Sahne unutmaz derler ama insanlar unutuyor...
Devrimciler de "anıları mücadelemizin yolunu aydınlatıyor" dedikleri hakkında bilgi yok, isim, ölüm tarihleri bile tartışmalı bir çok devrimci var... Hadi fotoğrafları yok kabul edelim ama ölüm tarihi belli olmaması nasıl bir durum, doğum tarihi bilinmeyen devrimciler devrim yolunda hangi kaldırım taşının üzerinde yerlerini alıyor?
Her insanın hayatı var, eğer bu dünyada doğmuşlarsa, her birinin kişisel tarihi var ama o tarih birikim yapacak kadar değerli gözükmediği için sanırım unutulmuşlar...
"Unutulmadığı" söylenen ama yanlış bilgiler ile anılanlar, kullanılan fotoğraf, kullanılan bilgiler, yaşanan olayların çelişkileri içinde o kişinin gerçek yaşamı nerede duruyor?
Yanlış bilgi ile nasıl bir birikim sağlanır?
Portreler altına iki rakam arasında çizgiyi siz bulun, araştırın diye tarih için dip notu oluştururken rakamları dahi olmayan bir çok portre sayfamda (https://www.facebook.com/galatagazete34/photos_albums) yerlerini korumaya devam ediyor...
Tarih unutmayacak denir ama insan unutursa tarih ne yapsın?
Tarih ile yüzleşilecek denir ama öz eleştiri için birikimlerin olduğu hayatlar flu olunca nasıl yüzleşilecek, nasıl ders çıkarılacak?
"Unutursak kalbimiz kurusun" sözü çok söylendi, bakalım kaç kalp kurumuş bu dünyada?
Tarihte öyle olaylar var ki, örneğin bir olay olmuş, birden fazla devrimci katledilmiş... Orada orta düzeyde eğitimi olan, ilişkileri olan ailenin çocuğu sürekli değişik yerlerde adı öne çıkarılıp anılırken, aynı olayda toprağa düşmüşler hakkında hiç bir bilgi olmaması nasıl açıklanır?
Sadece liderler mi anılacak?
Bir katliamdan geriye isimler kalır, bazen isim de kalmaz tartışmalı rakamlar kalır. Bir çok katliam yaşadı bu ülkede insanlarımız, rakamlar bile tartışmalı katliamlar ile dolu tarihimiz.
Tartışmalı rakam nasıl olur?
Kayıt tutulmazsa, sağlıklı bir veri akışı olmazsa, sadece duygusal sözler dışında bir şey bırakılmazsa geleceğe aktarılan ne kalır? En yakın katliamın rakamları bile tartışmalıdır, bırakın biraz uzak olan katliamları...
Katilleri arıyoruz, katliamda ölenleri de arıyoruz anmak için...
Acaba o olayda öldüğü söylenenlerin kaçının mezarını, geçmişini, hikayesini biliyoruz?
Sanırım bizler günü kurtaran, ihtiyaç olan bir kaç "markalaşmış" isim dışında olanları görmezden geliyoruz, çünkü ihtiyaç olursa anımsanacaklar hanesinde ekliyoruz...
Umarım tarihimiz gerçek veriler üzerine oturur bir gün, belki o zaman geleceğe daha umut ile bakma fırsatımız olur...
Görsel tarihin oluşumunda büyük katkıları olan ve hiçbir çıkar gözetmeden gönüllü katılan arkadaşlarımız Uğur Yıldız, Gazi Çağdaş benim porte çizimlerime en büyük katkıyı sağladılar ve sağlamaya da devam ediyorlar, özellikle Uğur Yıldız, araştırıyor, buluyor ve bulduklarını renklendirip, görünür kılıyor… Elbette “unutulmasın diye” oluşturulan sayfalar, kişisel tarihinden kendi arkadaşını, yoldaşını paylaşanların katıkları önemlidir, her biri sol tarihin görsel oluşumuna katkı sundular… Anı kitabı çıkaranlar, 68 ve 78 sürecin örgütlü yapıları ve ardından gelen hareketlerin sayfaları, albümleri büyük katkı sundu. Onların kattıkları ile uzun bir çalışma ortaya koydum, iyi ki varlar ama yeterli mi bütün bunlar, sanırım yeterli olsaydı bu notu yazmazdım…
Bu yazıyı sadece görsel tarih dip notu için yazdığım unutulmasın, çünkü öyle belgeler ile çok ince ve titiz çalışan çok arkadaşımız/ vakıflar/ yayınevleri var ki, onların emekleri asla unutulmamalıdır…
İsmail Cem Özkan
Son Haberler
Sayfalar

BAŞKALDIRININ -ÖN- DEĞERLENDİRİLMESİ[*]
“Ve bizim bir haziranımız
Bir yıl kadar yetecektir dünyaya
Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış
Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız
Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen
Bir olgu olmayacaktır sana
Ölülerimiz toplanacaktır
Doldurulan bir kıyı gibi.”[1]
Erdem Aksakal’ın, “2011 yapımı ‘Ya Sonra’ filmine, Özcan Deniz aşkını şu sözlerle anlatarak başlar. ‘Masallar neden en güzel yerinde biterler? Sonra ne olur bilinmez. Biz de masallara göre sona geldik. Peki ya sonra?’

KENTİ (YOKSULLARINDAN) “TEMİZLEMEK”…[1]
“Ahlâk ve para aynı çuvala girmez.”[2]
Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım, bugün İstanbul’un en “in” mekânlarından sayılan Erenköy-Göztepe arasında geçti. O yıllarda İstanbul’un tartışmasız bir numarası Teşvikiye- Nişantaşı-Osmanbey karşısında biraz “ikinci sınıf” sayılan, ancak “sayfiye” olarak muteber, bizim gibi yaz-kış kalanların hafiften “taşralı” muamelesi gördüğü, ama geceleri Bağdat caddesinde “anahtar teslim”ine yarıştırılan lüks, spor arabalara bakıldığında, geleceğinin “parlak” olduğunu sezdiren, üç katlı apartmanlar diyarı…

KÜRDİSTAN ULUSAL KONGRESİ VE BDP’NİN TÜRKİYELİLEŞME SİYASETİ
Herşeyin içinin boşaltılarak hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Post-modern bir cehalet her yanımızda. Düşüncelerimizin, yaşamlarımızın, ilişkilerimizin, eğitimlerimizin hatta gıdalarımızın içi boşaltılmış ve global ekonomik sistemin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmiş durumda. Wachowski Kardeşlerin unutulmaz filmi Matrix’te anlatılan insanı metalaştıran sanal düzenin bir benzeri hepimize dayatılmış.

ANNEME İnci Taneme
“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık. Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.
“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!! Hasan Aksu
Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!!

6/7 Eylül 1955 kan-gözyaşı ve ölüm
Ermeni soykırımı tarihinin ilk evresi, Osmanlı imparatorluğu hakimiyeti altında yaşayan Ermenilere karşı Abdülhamit döneminde uygulanan katliam ve baskılar ile başlamaktadır.1896 yılına kadar birçok vilayette yapılan katliamlarda yüzbinlerce insan öldürülmüştür.Bir ulusun yok edilmesinin ikinci evresi 1915 yılında İttihat-Terakki hükümetinin 1,5 milyon insanın ölümüne sebep olan yeni bir yüzyılın başlangıcında ilk SOYKIRIM olayıdır.Üçüncü ve son devresi ise Ulus devleti inşasında kurulan TC,yani Kemalist Türkiye'sinde azınlıklara karşı uygulanan politikalar sonunda b

İzzettin Doğan asimilasyoncu bir düşkündür
Fethullah Gülen’le hangi menfaatler ve çıkarlar karşılığında olduğu belli olmayan bir ortaklığa soyunup, aynı arazi üzerinde Cami, Cemevi ve Aşevi yapılması işbirliğini gururla anlatan, asimilasyonun gönüllü bir neferi olan İzzettin Doğan bir düşkündür.

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?
1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.
2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.
3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.
4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.
5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.
6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

BARIŞ NE YANA DÜŞER USTA ...
Emperyalist ABD haydudu ve beraberindeki kan emiciler, Suriye’ye saldırı hazırlığı içindeyken, "barış”tan söz etmek abesle iştigaldir. Etrafin emperyalist ve kapitalist haydut devletlerle sarılmış ve kan emici kapitalist sistem yaşatılmaya devam edilirken, "kardeşlikten", "barıştan" söz etmek büyük bir aldatmacadır. Emperyalist ve gericiliğin vahşi saldırılarıyla içiçe yaşayan, kitlesel katliamlara uğrayan ezilen halklar ile dalga geçmek demektir.