Cumartesi Mart 1, 2025

TKP-ML MK SB : Şan ve Şeref Olsun Ölümsüzleşenlerimize!

Türk Kürt Uluslarından, Çeşitli Milliyet ve İnançlardan Halkımıza!

Partimizin 1. Kongresinde 9. Gündem maddesi olarak “Parti Tüzüğü” de tartışılmış ve çeşitli kararlar alınmıştır. 1. Kongremiz, esas olarak 8. PMK, özel olarak da darbeci tasfiyeci anlayışın parti tüzüğü ve işleyişimize yönelik pratiklerini değerlendirmiş ve kimi sonuçlara ulaşmıştır.

Parti tüzüğü gündeminde partimizin kadro ve üye politikası da tartışılmış ve 8. Konferans’ımızın “yeni kadro ve militan yetiştirmek” olarak formüle ettiği “kadro ve halef yetiştirme” politikamız üzerinde de durulmuştur.

1. Kongremizin, partimizin “kadro ve halef yetiştirme” politikasına dair aldığı kararlardan birisi de aşağıdaki karar olmuştur:

Karar 30: Partimizin uzunca bir süredir belirlenmiş bir kadro ve üye politikası bulunmamaktadır. 8. Konferans’ımızın yeni kadro ve militan yetiştirmek olarak tarif ettiği “kadro ve halef yetiştirme” politikasında başarısız olunmuştur. 8. MK bırakalım kadro ve halef yetiştirmeyi izlediği sekter örgütsel politika nedeniyle parti üyeliğini hak eden birçok yoldaşı örgütlememiştir.

İzlenen sekter örgütsel politika nedeniyle Partimiz, 8. Konferans sonrasında örgütsel anlamda giderek güç kaybetmiştir. Yaşadığımız darbeci tasfiyeci saldırıda açığa çıkan Parti kadro ve üye gerçekliğimiz bu sürecin ürünüdür. Darbeciliğin Partimizde karşılık bulması ve belli oranda bir Parti gücünü arkasında yedekleyebilmesi, 8. MK’nın izlemiş olduğu örgütsel politikadan bağımsız olarak değerlendirilemez. Açığa çıkan Parti kadro ve üye gerçekliğimiz, Partimizin uzunca bir süredir kitlelerle olan ilişkisinin kopukluğuna işaret etmektedir. Bu kopukluk nedeniyle Partimizde sadece darbeci tasfiyecilik değil aynı zamanda bürokratizm de gelişmiştir.

(…) Doğru bir örgütsel politika izlendiğinde, Partimiz yaralarını kısa sürede sarabilir.

Bunun için kadro ve üyelerimizin -kimi çok özel istisna özel görevlendirmeler hariç- doğrudan kitle örgütlenmeleri içinde aktif olarak örgütlenmeleri ve pratik faaliyet yürütmeleri özellikle önemsenmelidir. Parti üyelerimizin “denetimi” kitlelere verilmelidir.

Var olan örgütsel gerçekliğimiz Partimize taze kan taşınmasını, yeni üye alımlarını objektif olarak ortaya çıkarmış durumdadır. Başarmamız gereken görevlerin çokluğu, temel faaliyet alanlarımızın vazgeçilemezliği beraberinde önümüzdeki süreç açısından sistemli bir şekilde partiye üye alımını, kadro ve halef yetiştirmede belli bir politika izlemesini zorunlu kılmaktadır. Bu zorunluluk koşullara teslimiyet anlamında değildir. Bilinçli ve sistemli bir politika izlendiğinde kısa sürede bu eksiklik giderilebilir. Bunun zemini vardır.

(…) Partimiz tüzüğümüzden hareketle, bu koşulları kabul eden, hakların yanında her alanda ve yerde görev almada net olan her yoldaşı saflarına katmada özel bir çaba ve yoğunlaşma içinde olmalı, dahası bu politikasını yaşama geçirmek için somut örgütsel adımlar atmalıdır. (…) Partiye üye alımı noktasında kadro okulundan eğitim devrelerine kadar bir dizi somut pratik adım atılabilir ve atılmalıdır. Parti üyeliği başvurusunda bulunan ve koşulları olan her yoldaş, kadro okulu ve eğitim devrelerine katılmalı, Partinin andaki ihtiyacını karşılamak üzere kalıcı ya da geçici olarak bu alanda istihdam edilmelidir. (Oy birliği)

Yoldaşlar;

1. Kongremiz bu anlayış doğrultusunda partimizin izlemiş olduğu örgütsel politikaya dair geçmiş sürecin değerlendirmesini yapmış ve kongre irademize iletilen önerilerden hareketle aşağıdaki kararları almıştır.

Karar 33: Partimizin Karadeniz gerilla faaliyeti sürecinde erkek egemen düşüncenin etkisinde karar veren merkezi önderlik, kadın yoldaşlara yönelik sekter bir örgütsel politika izlemiştir. Kadın yoldaşların üyeliğini onaylayan bölge yönetiminin kararları bozulurken aynı nitelikteki erkek yoldaşlardan bazıları sırf faydacılığın ürünü olarak onaylanmıştır. Erkek egemen düşüncenin ürünü olan politika nedeniyle parti üyeliği vasfını hak eden kimi kadın yoldaşlara haksızlık yapılmıştır. Bu kapsamda Kongre irademiz, 7 Nisan 2006 tarihinde Ordu’da şehit düşen Dilek Polat yoldaşa yönelik gerçekleştirilen bu haksızlık karşısında özeleştiri vermekte ve kendisini Parti Üyesi olarak kabul etmektedir. (Oybirliği)

Karar 34: 2 Şubat 2011 tarihinde dört yoldaş ile birlikte şehit düşen Nurşen Aslan yoldaş, Parti Üyeliğine kabul edilmeli ve Parti tarihimizde bu konumla anılmalıdır. Yoldaş, şehit düştüğü süreçte Parti üyeliği vasıflarını taşımaktadır. Yoldaşın Parti Üyeliği sürecinin başlatılıp sonlandırılmaması tamamen ilgili Parti alan komitesi ile ilgilidir. Bu gerekçelerden dolayı Nurşen Aslan yoldaş Parti Üyesi olarak kabul edilmelidir. (Oybirliği)

Karar 35: 24-28 Kasım 2016 tarihinde düşmanın Dersim Aliboğazı’na yönelik saldırısında şehit düşen Yetiş Yalnız yoldaş, yaklaşık 10 yıllık bir süre boyunca Parti İleri Militanı olarak konumlanmıştır. Yoldaş, 1 Şubat 2015 tarihli yazısıyla Parti Üyeliği başvurusunda bulunmasına rağmen, ilgili Parti komitesince “eleştirel duruşu” nedeniyle üye yapılmamıştır. Bu yaklaşım her şeyden önce Parti işleyişimize, ilkelerimize ve tüzüğümüze uygun değildir. Kongre irademiz, Yetiş Yalnız yoldaşa yönelik gerçekleştirilen bu haksızlık karşısında özeleştiri vermekte ve kendisini Partimizin Üyesi olarak kabul etmektedir. (Oybirliği)

Ayrıca 1. Kongre irademiz, darbeci tasfiyeciliğin saldırıları karşısında Partimizi tavizsiz savunan Güzel Şahin ve Serdar Can yoldaşların da onur üyesi ilan edilmesini karar altına almıştır. İlgili kararlar aşağıdadır.

Karar 36: Partimizin 2015 merkezi operasyonu sonrasında karşı karşıya kaldığı darbeci tasfiyeci saldırı karşısında Partimizi sahiplenen, bu nedenle de çeşitli saldırılarla muhatap olan ancak Partiyi sahiplenme kararlılığından taviz vermeyen ve 20 Eylül 2017 tarihinde şehit düşen Güzel Anamız (Güzel Şahin) kongre irademizce Parti Onur Üyesi olarak kabul edilmiştir.  (Oybirliği)

Karar 37: Partimizin yaşamış olduğu darbeci tasfiyeci saldırı karşısında darbeci tasfiyeciliğin mahkum edilmesinde ve Partimize yönelik saldırıların bertaraf edilmesinde rol oynayan ve 17 Eylül 2017 tarihinde şehit düşen Serdar Can yoldaşımız, kongre irademiz tarafından Parti Onur Üyesi olarak kabul edilmiştir. (Oybirliği)

Dilek Polat Yoldaş Ölümsüzdür!

Nurşen Aslan Yoldaş Ölümsüzdür!

Yetiş Yalnız Yoldaş Ölümsüzdür!

Güzel Şahin Yoldaş Ölümsüzdür!

Serdar Can Yoldaş Ölümsüzdür!

Partiyle Devrime Şan Olsun 1. Kongremize!

Yaşasın Partimiz TKP-ML, Halk Ordumuz TİKKO, Kadın Örgütümüz KKB ve Gençlik Örgütümüz TMLGB!

TKP-ML MK SB

Mayıs 2019

13856

Fransa’da El Freni Çekildi! İşe Yarar Mı?

Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, 6-9 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Almanya, İtalya ve Fransa’da aşırı sağ olarak tanımlanan faşist hareket ciddi anlamda sandalye sayısına ulaştı. Böylelikle merkez sağla birlikte faşist hareket AP’deki en büyük grup olarak yerini korudu.

Seçimlerin yankısı ve sonuçları ciddi anlamda tartışmaları doğurdu. AP’ye Almanya’dan sonra sağcılar adına en fazla vekil gönderen Fransa, tartışmaların girdabından çıkıp erken seçim hamlesi ile sarsıntıyı giderme yoluna gitti.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (3)

Devrimci siyasal mücadelenin genel olarak nesnel zemini, sosyal devrimleri de olanaklı kılan nesnel zemin ile, aslında ortak paydalara sahiptir. Emperyalist- kapitalist barbarlığın hüküm sürdüğü ve kendisinin doğrudan var ettiği her bir antagonist çelişme ve sorunların giderek daha bir keskinleşerek; ulusların, halkların ve doğanın yaşamını kâbusa çevirip, geleceklerini ciddi şekilde riske soktuğu şu süreçte, gerek özel olarak Türkiye ve K.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (2)

Somut özgülün realitesi içerisinde devrimci siyasal mücadelenin etkili ve sonuç alıcı kazanımlara dönüşerek yürütülebilmesi için gerekli olan bir diğer öncelikli koşul ise; elbette ki bu mücadelenin, küresel ve yerel zeminde, toplum gündemini doğrudan ilgilendiren ve de ilgilendirecek olan sorunlar üzerinden ele alınarak yürütülmesidir.

Halkların İhanetçilerden Çektiği (Nubar Ozanyan)

Zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışırken karanlığın sadece gece gelmediği, güneşin altında da gelip halkları bulduğu katliamlar birçok halkı nefessiz bırakmaya çalışmıştır. 1915 Ermeni Soykırımı boyunca başta Asuri, Süryani, Pontus halkı olmak üzere Êzîdî ve Kürt halkı da büyük trajediler yaşamıştır. Bugün Türk faşizmi eliyle Başûr Kurdistan’ında gerçekleşen işgal ve ilhak saldırılarında Kürt halkıyla birlikte Asuri-Süryani halkı da tanımsız acılar yaşamaktadır.

Türkiye’de Ermeni bir devrimci militan: Haldun Karyol (MEHMET GÜNEŞ)

Haldun Karyol, asıl adıyla Harutyan Karyolacıyan, kadim dostum, 8 Temmuz günü aramızdan ayrıldı. Haldun bir Ermeni’ydi ama her şeyden önemlisi Türkiye’de yetişmiş, ender görülebilecek, kendine has eylemci bir devrimci militandı. Onu ender ve ebedi kılan hikayesini bilmek ve öğrenmek, bugün Türkiye’de devrim mücadelesine baş koymuş her militanın hakkı. O yüzden, Haldun’u yakından tanıyan biri olarak, onu anlatmayı devrimci bir görev olarak üstleniyorum.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (1)

Nasıl ki genel siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı, küresel ve yerel bazdaki ekonomik, politik, eğitsel, askeri, kültür-sanatsal, çevresel-iklimsel, ezen-ezilen cins, inanç ve etnik sorunlar yekûnu olan toplumsal dinamikler zemini üzerinden kendisini var edip sürdürüyorsa; birebir aynı şekilde, devrimci siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı da aynı küresel ve yerel toplumsal dinamikler üzerinden kendisini var edip sürdürmesi gerekiyor. Normal ve de olması gerekendir bu.

Küçük bir damla ile fırtınayı başlatanlar (Nubar Ozanyan)

Aradan 12 yıl geçti. Etki gücü Ortadoğu’ya yayılan 12 yaşında genç bir devrim yaşıyor adına Rojava denilen topraklarda. Derin yoksulluk, bitmeyen zulümle terbiye edilip cehenneme çevrilen Ortadoğu’da Rojava, bir özgürlük adası gibi duruyor.

Türk Faşizmi EURO 2024’te Sahaya İndi

İki yılda bir Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) tarafından organize edilen Avrupa Futbol Şampiyonası, bu yıl EURO 2024 olarak Almanya’da düzenlendi.

Kapitalist Toplumsal Bir Kırılma ve Yeniden Tarihi Yeni Bir Toplumsal Süreç

Kapitalist emperyalist sistem, önceki bunalım ve çelişmelerinden farklı olarak,, kendisinin taşıyamayacağı ve çözemeyeceği sistem içi   yapısal ekonomik ve siyasal çelişmeler ile karşı karşıya kaldığı bir sürecin içine girmiştir. Bir taraftan yeni emperyalist ülkelerin ortaya çıkışıyla (ki, bu; kapitalizmin ala bildiğine gelişmesi, genişlemesi, üretimin ve sermayenin alabildiğine temerküzü ve de mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi sürecinin de ilerlediği anlamına gelir) kendini yeniden üretemez olan bir sürecin içine girmiştir.

Bunların neler olduğunu kısa olarak açalım:

Prof. Dr. Korkut Boratav CHP’den Sermaye Sınıfıyla Hesaplaşmasını İstiyor...

Marksist iktisat Profesörü Korkut Boratav, gazeteci İrfan Aktan’a verdiği mülakatta, sürece ilişkin gerçekten de çok değerli ve devrimci sol-sosyalist ve komünist politik öznelerce dikkate alınması gereken çok önemli siyasi ve iktisadi analizler yapıyor, saptamalarda bulunuyor. 

Örneğin kendisine sorulan şu soruya verdiği yanıtta olduğu gibi:

Yoksulların, alt sınıfların bu kadar derin bir kriz yaşadığı dönemde nasıl oluyor da ideolojik hegemonyayı yine de iktidar sağlayabiliyor ve buna karşı güçlü bir sol alternatif çıkmıyor?” (abç)

Yağma ve Talan Cumhuriyeti (Analiz)

Geçtiğimiz haftalarda Kayseri’deki pogrom girişimiyle başlayan ırkçı ve mülteci düşmanı saldırılar Antalya, Antep, Urfa, Hatay, Bursa, İstanbul gibi şehirlerde de kendisini göstererek göçmenlere ait işyerlerinin ve malların yağmalanmasına, yakılmasına ve çok sayıda göçmenin yaralanmasına, hatta Antalya’da göçmen bir gencin öldürülmesine neden olmuştur.

Bir çeşit günah keçisine dönüştürülen göçmenlere karşı yükselen bu dalga görünen o ki daha çok olaya ve şiddete gebe bir yerdedir.

Sayfalar