Çarşamba Kasım 27, 2024

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

Bundan 52 yıl önce, Türkiye’nin çeşitli milliyet ve inançlardan ezilen halkının kurtuluş mücadelesinde yeni bir dönem başlatılmıştır. Halkımızın kendisini sömüren, yağmalayan, işgal altında tutan bir avuç komprador burjuvaziye, toprak ağasına ve onları palazlayan emperyalizme karşı bir bayrak göndere çekti. İbrahim Kaypakkaya önderliğinde emperyalizme, faşizme, feodalizme, ataerkiye ve her türden gericiliğe karşı Türkiye Komünist Partisi- Marksist Leninist (TKP-ML), tarih sahnesinde yerini aldı.

Proletaryanın öncü müfrezesi olan Partimiz, sömürülen işçi sınıfı ile birlikte ezilen köylü yığınlarının, kırıma uğrayan kadın ve LGBTİ+ların, ulusal baskıya maruz kalmış ve soykırıma uğramış Ermeni ve Kürt uluslarının, halk gençliğinin kurtuluş umudu olarak Halk Savaşının öncü kurmayı olma iddiasını ortaya koydu ve bu iddiasını bugün de sürdürmektedir.

TKP-ML, tüm ezilenlerin kurtuluşunun ancak ve ancak silahlı mücadeleyle olacağı ve bunun yolunun da coğrafyamız koşullarında uzun süreli Halk Savaşı Stratejisi’yle mümkün olduğunu ilan etmiş ve bu amaç doğrultusunda mücadelesine başlamıştır. Partimiz bu mücadelesini pratikte dün olduğu gibi bugün de kararlılıkla sürdürüyor.

Bizler Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) savaşçıları olarak, Partimizin 52 yıldır ortaya koyduğu kızıl güzergahta yürümeye ve dünden daha kararlı adımlarla ilerlemeye devam ediyoruz. Önder İbrahim yoldaş tarafından devrimin yolunun ortaya konulmasından bu yana yüzlerce ölümsüzümüzle bu kararlığımızı devam ettiriyoruz.

24 Nisan 1972 tarihi Partimizin kuruluşuyla birlikte, önderlik ettiği TİKKO’nun da ilanının adıdır. Bu anlamda 52 yıl, hem ezilen halkımızın Demokratik Halk İktidarı mücadelesi, diğer yanı ile bu özgürlük mücadelesinin Halk Savaşı ile kazanılacağının adıdır. Halk Ordumuz, Proletarya Partisi önderliğinde savaşımına devam etmektedir. Emperyalizmin talanı, yağması, katliamları sürdüğü müddetçe Partimizin ve halkımızın kurtuluş savaşı da devam edecektir. Partimiz bu sürece önderlik etmeye, Halk Ordumuz TİKKO ise bu savaşı sürdürmeye devam edecektir.

Emperyalistlerin yeni bir paylaşım savaşına hazırlandıkları bu süreçte, Ortadoğu bölgesini kan gölüne çevirmektedirler. Siyonist İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımına karşı Filistin ulusal mücadele güçleri kararlılıkla direnişlerini devam ettiriyorlar. Tüm Filistin ulusunun şanlı direnişi karşısında Siyonist İsrail devleti sadece katlediyor ve devasa yıkımlar gerçekleştiriyor. Tüm insani değerler ayakları altına alınmıştır. Kendi yasalarını dahi çiğnenerek tüm Filistin halkı katliamdan geçiriliyor. Faşist TC devleti ise timsah gözyaşları eşliğinde İsrail’e en büyük yardımı yapmada geri durmuyor. Bu anlamda yüreği gerçekten Filistin halkı için atan tüm halkımız bilmelidir ki, Filistin halkını katledenler başta İsrail ve ABD olmak üzere TC ve gerici Arap devletleridir. Özellikle TC devletinin tam desteği olmadan İsrail’in 40 bin insan katletmesi/soykırım gerçekleştirmesi mümkün olmayacaktır.

Karl Liebknecht’in sözleriyle “Gerçek düşman içimizdedir”. Gerçek düşmanımız emperyalistler ve onların beslemesi olan bir avuç komprador burjuva ve toprak ağalarıdır. Gelinen aşamada iktidardaki hakim sınıf kliği AKP-MHP, halkımızın gözünde önemli oranda teşhir olmuşsa da, bu faşist katillerin alternatifi faşist Kemalist CHP değildir. CHP, TC devletini kuran bir düzen partisidir. Halkımızın deyimiyle “gelen gideni aratacaktır”. CHP halkımızın sömürüden kurtuluş, özgürlük ve bağımsızlık taleplerine yanıt olmaz. Yanıt olamaz çünkü bu, varlık gerekçesine terstir.

TC devleti dışarda halkları katlederken içerde ise ezilen işçi sınıfına karşı patronların devleti olduğunu ispatlamakta, işçilerin hak arama mücadelesini bastırmaktan geri durmamaktadır. Köylülere karşı ağaların devletidir. Alevilere ve ezilen tüm inançlara karşı iktidarda olan tarikatların devletidir. TC devlet sistemi kadın ve LGBTİ+ kırımını sürekli üreten ataerkil bir devlet yapılanmasıdır. Tüm halkı yoksulluğa, çaresizliğe ve geleceksizliğe sürükleyen egemenler ve onların devlet aygıtı olan faşist TC devleti yıkılmadıkça halkın kurtuluşu sağlanamaz, ülkemizde ve Ortadoğu’da soykırım tehditleri devam eder. 109 yıl önce Ermeni ulusunu soykırıma tabi tutan zihniyetin bugün devam ettirildiğini her gün yaşamaktayız. Artsakh’ta ikinci soykırım ve tehcirin yaşanması, Kürdistan’a yönelik işgal saldırıları, Rojava’ya yönelik tehditler ve İsrail devletine yapılan tüm yardımların sorumlusu TC devletidir. TC devleti bugün Ermenistan’ı, Kürdistan’ı ve Filistin’i tehdit eden, yok olması için elinden geleni yapan faşist bir mekanizmadan ibarettir.

Faşist TC devleti Türk Kürt uluslarından, çeşitli milliyet ve inançlardan halkımızın değil, emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerinin devletidir. İşçi sınıfına, ezilen tüm halka yoksulluktan, soykırımlardan, sömürüden başka verebileceği bir şey yoktur. Devlet aygıtının başına kim gelirse gelsin, hangi parti veya ittifak hükümet kurarsa kursun bu gerçeklik değişmeyecektir. TC’ye egemen olanlar kendi saltanatları, şatafatlı düzenleri sürsün diye Türkiye halkını büyük bir savaşa sürüklemekten geri durmayacaklardır. Bu tarihsel pratikte onlarca kez yaşanmıştır. Bu düzenin yıkılması tek çözümdür ve bunun yolu Partimize ve onun önderliğindeki Halk Ordumuza katılmaktan, savaşımızı yükseltmekten, direniş ve mücadeleyi büyütmekten geçmektedir.

24 Nisan güneşi yolumuzu aydınlatıyor…

Kokuşmuş bu düzeni yıkmak için Halk Savaşını yükseltelim!

Emperyalizme, feodalizme, faşizme, şovenizme, ataerkiye ve her türden gericiliğe karşı Demokratik Halk Devrimi’ni güçlendirelim!

Emperyalizmi ülkemizden kovalım, işbirlikçi faşist sistemi yıkalım, Halk İktidarını kuralım!

Partiye sahip çık! Halk Ordusunu güçlendir! Savaşa omuz ver! 

Yaşasın Partimiz TKP-ML! Önderliğindeki TİKKO, KKB, TMLGB!

Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!

Yaşasın Halk Savaşı!

 

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı  Nisan 2024

 

5396

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Sayfalar