Pazartesi Haziran 3, 2024

Bu kan denizinde boğulacaksınız!

 

Okmeydanı’nda Liseli Dev-Genç’in Berkin ve Soma için adalet nöbetinde dönük gerçekleşen polis saldırısı sonucu çıkan çatışmada kolluk güçleri katliamlarına yenilerini ekledi. Polis, kitlenin üzerine ateş etmiş, Cemevine taziye için giden Uğur Kurt boynundan vurularak ağır yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiştir. Uğur Kurt’un katledilmesinin ardından Okmeydanı halkının öfkesi büyümüş ve bu durum karşısında kolluk güçleri tekrar saldırıya geçerek birçok kişi gaz kapsülleri ile yaralamıştır. Çıkan çatışmalarda yaralanan ve kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi de yaralanarak hayatını kaybetmiştir

Açık biçimde yönetememe krizi içerisindeki AKP hükümeti var gücüyle kent mekânlarda Gezi İsyanı ile başlayan mücadele gücünü bastırmanın derdine düşmüş ve bunu paniklemesi içerisinde azgın bir şekilde fütursuzca saldırılarını artırmıştır. Korkunun kadir olduğu bir tablo içerisinde katliamlar gerçekleştiren faşist devlet faşizmin kalelerini korumanın gayreti içerisindedir. İç ve dış siyasette ekonomik ve politik bekasını sürdürmeyi planlayan devlet, artık her vesilede tahmin edilen açıklamalar yapmakta ve katilleri koruduğunu ayan beyan ilan etmektedir. Bu açıklamalar Uğur Kurt’un katledilmesinin ardından yine tekrarlanmış ve katiller korunarak, devletin tam da böyle bir şey olduğu, katliamlar üzerinden kendini inşa edildiği bir kez daha ispatlanmıştır. Aynı şekilde Kılıçdaroğlu da Kurt’un katledilmesinin ardından “Polisler de bizim çocuklarımız” diyerek tarihine sadık biçimde katliamı kaşeleyip imzalamıştır

Maden işçilerinin katledilmesini “fıtrat” mertebesine çeken, Berkin Elvan için  “Ölen ölmüştür, geçmiştir” diyerek katliamı meşrulaştıran ve Uğur Kurt’un katledilmesi ile ilgili olarak da “polis nasıl sabrediyor” diyerek “durmak yok katliama devam sloganını”  kuşanan ustalık döneminin mertebesinde ivmeyi yükseltmektedir.  

Muktedirlikte arşa değen başının alınacağı korkusu Erdoğan’ı ve hempalarını tedirgin etmektedir. Eskisi gibi olmayan bir mücadele ve direniş hattı içinde ödediğimiz bedeller öfkemizi büyütmektedir. Bu öfke Uğur Kurt ile birlikte daha da artmıştır. Genetiğine katliam işlenmiş Faşist Türk devletinin tarihinden bugüne gerçekleştirdiği katliamlar ödetilecek olan bedellerin çığlığı ve öfkesi olacaktır. Alanları faşizmin kolluk güçlerine dar edelim, korkuyu büyütelim.

Uğur Kurt ölümsüzdür.

Katil devlet hesap verecek

Bedel ödedik bedel ödeteceğiz

Öfkemiz keskin ödeteceğimiz bedeller ağır olacaktır

PARTİZAN

 

94267

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ

 

“Acıya yenilmek istemiyorsan,

onunla yüzleşmen gerek.”

(Lanza del Vasto.)

 

Masamın üzerinde bir karanfil duruyor şu an. Rengi kızıla çalan bir karanfil. Roboskî karanfili. Çamurlu patikadan otuz dört fidanın mezarlarının yan yana dizili durduğu mezarlığa doğru tırmanırken KESK’li Sedar’ın elime tutuşturduğu… Her şeyin acıya karıldığı o sisli anlarda ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemeyip çantama atıvermişim. Eve döndüğümde çıktı…

Ben onlardan değilim, Kaypakkayanın yoldaşıyım.

 

Çanakkale Savaşında İnsanlık Dramı (Yüzbaşı Sarkis Torosyan)

 

Savaş Şiddet Üzerine Ekonomi-Politik ve Antropolojik Notlar

 

“Yoksulların zenginlere karşı verdiği savaşa terörizm,

zenginlerin yoksullara uyguladığı terörizme de savaş denir.”[2]

 

İtiraf etmek gerekir ki, savaş hakkında konuşmak, kolay bir iş değil.

Bunun nedeni, insanın savaş konusunda, “alternatif” de olsa bir ders bağlamında konuşabilmesini sağlayacak nesnellik ve uzaklık duygusunu deneyimleyebilmenin zorluğu.

KIMSENIN KUŞKUSU OLMASIN; ONLARI MUTLAKA YENECEĞIZ![1]

 

 

“Belki de asıl ustalık budur;

her zaman acemi olmayı bilmek.”[2]

 

Yedi düvel dört iklimden hoş geldiniz…

Dersim’den, Diyarbekir’den, Antakya’dan, Çorum’dan, Sivas’dan, Samsun’dan, Ardahan’dan, İzmir’den, Adana’dan, Antep’den yani “Nuh’a beşikler veren” kadim Anadolu’nun dört bir yanından buraya gelen yoksullar, işçiler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Çerkezler, Lazlar, Aleviler, kadınlar, gençler, çocuklar yani ötekileştirilen mağdurlar, madunlar, ezilenler, sefa getirdiniz…

Sayfalar