Alman Bernsteincılığın, Rus Struveciliğin Günümüz Versiyonları 'Özgürlükçü Sosyalizm' Ve HDP-HDK
Ekonomistler , Legal Marksistler ve Menşeviklerin bir bölümünün Rus Devrimi süreci içinde toparlandığı Kadetlerin(Anayasal Demokrat Parti) iç savaş sürecinde karşı-devrimci Beyaz Muhafizlara dönüşmeleri size ilham vermelidir...
Onlar Liberal Burjuvazi olarak sadece Çarlığa, ki özünde sadece Çarlığın aşırı despot uygulamalarının bir devrimi körükleyecegi kaygısıyla karşıydılar...Kendilerinin de Çarlığa karşı olduğu elbisesi ile giyinip, olası bir devrime karşı işçi ve köylüleri devrimden kopartmak rolünü kendilerine uygun gördüler...Onlarin demokratliklari Çarlığın devrilmesiyle bitti ve Liberal Burjuvazinin gerici yüzü Kerensky Hükümeti ile Demokratik Şubat Devriminin daha ilk aninda ortaya çıktı...
Bizdeki Liberal Burjuvazi ise Rus devrimindeki kadar bile bir ilerici misyon oynayamaz...Çünkü Neo-Liberal düzenle birlikte bu yeni orta siniflar daha dogumundan itibaren küresel düzenin işbirlikçisi karakterini almıştır...Ortada küçük bir kesim dışında, eski milli karakteri olan bir orta sınıf kalmamıştır...Anadolu Sermayesi dedikleri, AKP nin dayandığı bu orta sınıf yeni karşı-devrimci konseptin bir parçası, sosyal temelidir.
Bugün ortada gezen ve ''işçi sınıfına dişardan bilinc yasaklanmalıdır, Leninizm tersine okunmalıdırr'' diyenler, hiçte yeni birsey söylemiyorlar...
Onlar Alman Bernsteincılığın, Rus devrimindeki Ekonomistlerin, Struve'ci Legal Marksistlerin sözlerinin aynısını bugün tekrar ediyorlar...Ve bu akımların sözcülerini Devrimin dostu ve hatta Sosyalist bile görenler büyük yanılıyorlar. Onlar devrim geliştiğinde, onun en büyük düşmanları olduklarını sizlere kanıtlayacaktır, ve aslında bugün de o rolü oynamalarına rağmen, sadece demokratik kimi süslü sözleri ile, sadece sizlerin bugün onları deşifre edememenizi sağlıyorlar...
Çok mu abarttık?
100 Yüzyil önce, Neo-Liberal bir küresel düzenin bile olmadığı Rusya koşullarında Legal Marksistlerin, Struve'nin Kadet'leşip Karşı-Devrimin, Çarlığın açık gücüne dönüşmeleri ya da tarihin kötü bir tezahürü olarak, bizdeki Liberal Sosyalizmde yuvarlanacak ve tarihteki emsallerinin yerini alacaktır...
Degisen yeni bir söylem yok; 'İşçi Sınıfı sadece ekonomik mücadele ile ilgilenmelidir, siyaseti liberal burjuvaziye birakmalidir' diyerek Prolerteya Partisine gerek olmadığını söyleyen Alman Bernsteincılığın, onun Rus türevi Struve Legal Marksistlerin, Ekonomistlerin söylemleri, bugünde bizdeki yeni sözcüleri tarafından tekrar ediliyor sadece...Onlar Marksizmi 'aşmıyorlar', sadece tarihsel Revizyonizmi tekrar ediyorlar...Liberalizmin hiçbir biçimi, Sosyalist elbise giymis biçimi de dahil devrimin dostu değildir...Onlarin gorevi işçi ve köylüleri olası bir devrime karşı Kapitalizmin saflarında tutmaktır.
Taraf gazetisinin bile Neo-Liberal küresel sermaye düzeninin, Yeni Karşı-Devrimci Konseptin ideolijik üretim merkezi olduğunu göremeyen, onu devrimin ve solun bir bileşeni olarak gören bir zihniyetin bir Devrimi örgütleme şansı sıfırdır...Klasik Kemalist Faşizmin revize edilip, küresel düzene uyumlu Neo-Kemalizm inşaa etmek ilericilikse eğer, Struve ve Bernsteincılık çoktan ilerlemeciliğin sembolleri olmuştu...Ama biz biliyoruz ki Rus Devrimi bir yandan Kapitalist çiftlik beylerinin Narodnizmine, öte yandan Liberal Burjuvazinin Legal Marksizmine karşı ideolojik-politik mücadele içinde gelişti...Unutmayın, sadece bir boka bok demek, bir başka bok olmanın önünde engel değildir...Öyle olmasaydı bugün 'amerıkan emperyalizmi' edebiyatı yapan MHP en büyük anti-emperyalist olurdu...Öyle ya, Aydınlık- İP boşuna mı yeni dostlarını bu zeminde seçiyor(?)
Bugün kendilerine 'Özgürlükçü Sosyalistler' diyen Modern Struvecilerden Troçkist Karşı-Devrimcilere, Reformist Küçük Burjuvaziden Burjuva Sosyalizminin her biçimine kadar, kendilerini Kürt Ulusal Hareketinin Reformistleştirilmesi, Liberalleştirilmesi ve bunun adının da 'Kürt dostluğu'(!) ilan edildiği HDK-HDP oluşumuna neden Devrimci Proleterya kendi sınıf partisini tasfiye ederek katılmaz sorusuna cevabı Markstan alarak bitirelim...
'Demokratik küçük-burjuvazi, her yerde ezilmekte olduğu şu anda, proletaryaya genel olarak birlik ve uzlaşma öğütlüyor, ona elini uzatıyor ve her türden görüşü demokratik bir parti içinde kucaklayacak geniş bir muhalefet partisinin kurulması için çabalıyor, yani işçileri, ardında kendi özel çıkarlarının gizlendiği sosyal-demokrat lafların egemen olacağı ve sevgili barış uğruna proletaryanın özel istemlerinin ön plana getirilemeyeceği bir parti örgütüne bulaştırmaya çabalıyor. Böyle bir birlik tamamen onların yararına ve tümüyle proletaryanın zararına olacaktır. Proletarya sahip olduğu ve büyük emeklerle sağlanmış bağımsız konumunu yitirecek ve bir kez daha resmi burjuva demokrasisinin bir eklentisi olma durumuna düşecektir. Bu birlik, bundan ötürü, en kesin bir biçimde reddedilmelidir. Bir kez daha burjuva demokratların tezahürat korosu olma durumuna düşeceği yerde, işçiler, ve özellikle de Birlik(Kominist Birlik), resmi demokratların yanında kendilerini, işçi partisinin bağımsız, gizli ve resmi bir örgütünü kurmaya ve bunun her kesimini proletaryanın tutumunun ve çıkarlarının burjuva etkisinden bağımsız olarak ele alınacağı işçi derneklerinin mihrak noktası ve çekirdeği yapmaya zorlamalıdırlar.''
Karl Marx
Başka Bir Dünya Mümkün!
http://dino-ibrahim.blogspot.nl/2013/10/alman-bernsteinclgn-rus-struveciligin.html
Son Haberler
Sayfalar
Hamas[1] -siyonist İsrail devleti denkleminde gazze'deki soykırım:
Açıklanan rakamlar muhtelif olsa da 7.Ekim.2023 ile 30.Mayıs.2024 tarihleri arasında, ezici çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere, toplamda 36 bin Filistinli hunharca katledilmiş durumda. Yaralı sayısının 80 bini aştığı ve keza binlerce kişinin akıbetlerinin bilinmediği söylenmekte.
Yirmi saplı ilmik (Nubar Ozanyan)
Zulmün sınırının ve çapının olmadığı, çığlığın ve yüksek sesle ağlamanın yasak olduğu topraklarda yaşıyoruz. Ermeniler, Kürtler, Aleviler geçmişte yaşadıklarının yaslarını tutmaya vakit bulamadan daha kapsamlı acıların içine itiliyorlar. Diktatörler bir yandan halkların bembeyaz barış sayfalarına zulümlerini kara kalemle yazarken diğer yandan yaptıkları kötülüklerin ve işledikleri cinayetlerin unutulması ve bir daha hatırlanmaması için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorlar. Halkların hafıza ve belleklerini silerek sahte bir tarih yazımıyla kirletiyorlar.
Emperyalizm Üzerine Notlar-3
Emperyalizm, Bağımlılık ve Eşitsiz Gelişme
Soru 3:
Türkiye Mali olarak ABD ve AB Emperyalistlerine Bağlıdır
Cevap:
Türkiye'nin mali olarak, mali olarak daha güçlü emperyalist ülkelere ihitiyaç duyduğu hatta bağımlı olduğu bir gerçektir. Ancak bu bağımlılık, bir yarı-sömürge ya da bağımlı ülke bağımlılığı gibi olmayıp, finansal olarak daha büyük olmamasıyla ilgilidir.
Bir Kez Daha: Tehlikenin Farkında mıyız?
Ermenistan’da Tavuş Hareketi Üzerine
Ermenistan Apostolik Kilisesi Tavuş İdari Başpiskopos’u Bagrad Galstanian önderliğinde başlatılan sivil itaatsizlik gösterileri, halkın yoğun katılımı ile devam ediyor. Ermenistan’a ait dört köyün, Azerbaycan’a iade edilmesi bardağı taşıran son damla oldu. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın derhal istifa etmesi isteniyor. 4 Mayıs’ta başlayan gösteriler, yol güzergahı üstünde bulunan Lori, Sevan, Geğarhunik… şehirlerinden halkın yoğun katılımı ile Yerevan’da sonlandırıldı. 26 Mayıs’ta Cumhuriyet Meydan’ında düzenlenen miting ile yüz binlere ulaştı.
“CHP’yi demokrasi cephesıne katılmaya zorlama” yaklaşımları üzerine - 2
Sol-sosyalizm adına adeta akıllara durgunluk veren yaklaşım örnekleri bu saptama ve belirlemeler. Yani sanki de CHP işbirlikçi tekelci burjuvazinin temsilcilerinden ve T.C Devleti’nin koruyucu-kollayıcı ana güçlerinden olan bir sosyal demokrat parti değil de sol, sosyalist veya halkçı bir partiymiş gibi tenkit ve değerlendirme konusu yapılıyor. Hal böyle olunca da burada kusur, varlık nedeni gereğince davranan bir sosyal demokrat partinin değil; sosyal demokrat partiye, sahip olmadığı/olamayacağı payeleri yükleyen yaklaşımların olur doğallığıyla.
İdeolojik Netlik ve Örgütlülük
Günümüzde özgür bir geleceğe doğru yapılacak her hamle, sınıf bilinçli bir duruşu ve buna uygun bir örgütlülüğü zorunlu kılar. Tüm bunlar da yoğun bir emeği ve fedakarlığı gerektirir. Sınıf bilincinden yoksun, kendiliğinden hareketlerle köklü değişimlerin-tarihsel kopuşların yaratıcısı olunamaz. Proleter ideolojiyle donanmış partilerin tarihsel misyonu tam da burada ortaya çıkıyor. Yine partisiz-örgütsüz bir duruşla özgür bir geleceğe dair hesaplar yapılmaz.
AKP-MHP FAŞİST DİKTATÖRLÜĞÜNÜN K. KÜRDİSTAN’DA FİİLİ OLARAK UYGULADIĞI, SÖMÜRGE SİYASETİDİR.
Sömürge siyasetinin en belirgin özelliği, yerel halkın iradesinin gasp edilerek, yok sayılmasıdır. Bunun yerine, sömürgeci merkezi yönetimin doğrudan kendi memurlarını oraya yönetici olarak atamasıdır. Bunun adı bir dönem OHAL Valisi, sıkıyönetim komutanı, bölge müsteşarı oluyorken; bugün de Kayyum belediye başkanı, muhtar vs. vs. oluyor.
Günümüz koşullarında sömürge veya ezilen bağımlı uluslara, azınlıklara, baskı altındaki inançlara ve ezilen cinse karşısömürge siyasetinin aldığı biçim; aleni bir şekilde, koyu faşizmden başka bir şey değildir.
Piroğlu Ecevit (Nubar Ozanyan)
Özgürlük uğruna bedeni ölüme yatırarak bir mevsim aç kalmak… Onurlu ve özgür bir yaşam için kendisine ait olan her şeyi feda etmek. Budur, özgürlük mahkumlarının hikayesi! Dünya ve ülkemizin zindan direniş tarihi buna fazlasıyla tanıktır. Amed zindanından Metris zindanına uzanan direniş tarihi fazlasıyla buna tanıktır. Kolay mı saatlere günlere aldırmadan her gün herkesin gözü önünde santim santim erimek; yaşamın nimetlerine dokunmadan açlığa yatmak… 120 günden daha fazla süren bir direnişi sürdürmek; düşünmek ve hayal etmek bile insanı ürkütüyor.
ABRÜST - leylekler getirdi kız... leylekler...
"Sol Kal Sol Yaşa"
Sol tatile gitmişken...
Toplumsal yapı da; bir an bile parlamentarizmi savunmakta vazgeçmediğini ilan eden her insan ve siyasi yapı da ağır saldırılara maruz kalıyorken...
seçimlerle siyaset yapmak istiyen devrimcilerde proletaryaların her geçen gün ağırlaşarak hissettiği solcusuzluğa karşı da proletaryanın karşısına umut olma uğruna olsa da "Sol Kal Sol Yaşa" diyerekte çıkamıyorken...
fırsatta buyken... fırsatta buyken...
yazın gitsin kız... yazın gitsin...
abrüst... falan filan...
sanat da diyin gitsin.
Zap’a bomba Colemerg’e kayyum (Nubar Ozanyan)
Türk patronlarının ve generallerinin Kürt ve emek düşmanlığı kapsamlı ve planlıdır. Sınırlı bir zaman ve belli bir dönemle sınırlı değildir. Süreğendir. Demokrasiyi gerçekte değil sözde bilir. Uygulamada değil yasalarında yazılı haliyle tanır. Ki bunu bile kaale almaz. Tarihten günümüze dek en iyi yaptığı şey işgal ve Türk olmayan halkların canını almaktır. Emek ve topraklara konmaktır. En iyi bildiği ise “Yakma-Yıkma-Çökme”dir. İkiyüzlü ve sahtekâr olduğu kadar kinci ve intikamcıdır.