Pazartesi Mart 31, 2025

Barbara Anna Kistler...(Nubar OZANYAN)

Adına Kürtçe ve Zazaca türküler yakılan, mısralar dizilen, roman ve öykü yazılan İsviçreli bir enternasyonal devrimci kadındı, Barbara Anna Kistler.

Onu İsviçre’nin Alplerinden alıp Dersim dağlarına götüren tutku düzeyindeki sevda, devrimin kendi ülkesinden daha önce gelişeceği fikriydi. Onu kayak merkezleriyle ünlü İsviçre’den çekip alıp Pülümür’ün karlı dağlarına yürüten güç, proleter enternasyonalizm idealiydi. O, bir devrim serüvencisiydi. İnessa Armand’ı Fransa’dan Sovyet devrimine yürüten devrim serüveni gibi…

Barbara yoldaşı önce devrime, sonra dağlara tutku düzeyinde bağlayan, genç komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın devrimci fikirleriydi.

Gerçek adı Barbara Anna Kistler, parti ismi Kinem olan enternasyonalist yoldaşın kaybı, onu tanıyan ve tanımayan her devrimcide büyük hüzün yarattı.

Şehit düştüğünde tek başıma kaldığım hücremde asılı duran beyaz mont her gün gözüme kara bir mont gibi görünerek içimi üşüttü. Sanki Pülümür’ün karlı dağlarında donan o değil de bendim.

Pülümür dağlarında bir yandan düşman saldırısını püskürtmek ve izini kaybettirmek, diğer yandan donmak üzere olan üç yoldaşını kurtarmak için olmadık fedakarlık yaparak kendini unutan Barbara oldum. O günden bugüne yaz ortasında bile üşüyen Barbara oldum.

Barbara yoldaşı 1993 yılının 7 Şubat’ında kaybettik. Donmak üzere olan yoldaşlarını kurtarırken kumral teninin altındaki iç organları daha fazla dayanamadı. Ağır zatürre oldu. Köylülerin donmaya karşı en iyi bildikleri koyun postuna sarmaları da yetmedi.

Barbara yoldaş, Sovyet devrimine hesapsız katılan Fransız kadın devrimci İnessa Armand gibi gözlerini dağların doruklarında yakılan isyan ateşine çevirdi.

Yüreğine ateş düşenin sevdasını hangi fırtına durdurabilir. Zemheride, boranda yürürken geleceğin aydınlık günlerini belki de en çok gören Barbara’ydı. Onu farklı ve özel türden bir insan kılan da buydu.

Herkesten daha fazla hesaplaştı, herkesten daha fazla istedi. Bunun içindir ki, gözlerini Dersim’in dağ doruklarına dikerek yüreğini Munzur’un çağlayanına bıraktı.

En az kendisi, en çok yoldaş olan Barbara, doğmadığı topraklarda, göremeyeceği özgür günler için dövüştü. Olağanüstü bir direniş sergiledi. İşkence gördü, zindanlarda uslandırılmak istendi. Mahkemelerde “Beni ancak enternasyonal proletarya yargılayabilir” derken faşist mahkeme heyeti, Barbara yoldaşın ne demek istediğini dahi anlayamadan yargısını verdi. Zindanlarda her devrimci tutsağın yoldaşı oldu. Bundandır ki, herkesten fazla sevgi gördü.

Barbara yoldaşın İsviçre’de amacına uygun yaşam ve çalışması kendisine yetmedi. Dünyayı, Ortadoğu’yu daha yakından okumaya, anlamaya, çözümlemeye başladıkça yönünü ve yürüyüşünü devrimin sert gelişen topraklarına vermek gerektiği kararını verdi.

Ne çarmıha gerilmeler, ne göstermelik İstanbul yargılamaları ne de “seni bir daha bu topraklarda görürsek…” tehditleri Barbara’yı durdurmadı.

Bilinci uyanmıştı, çizili sınırlar hareketini durduramazdı artık. “Yarın bugünden daha fazla devrimin ve özgürlüğün olmalıdır” diyerek yürüyüşünü hızlandırdı.

Hiçbir kelimenin gizleyemediği, hiçbir uzlaşmacı teorinin karartamadığı kapitalizmi genç yaşında tanımıştı. Kendi ülkesinin, İsviçre’nin sömürgeleştirip varlıklarını talan etmeye, halklarını köleleştirmeye, yönetimlerini diktatörleştirmeye çalıştığı ülkeye giderek demokratik halk devrimi ve sosyalizm ideallerini gerçek kılmaya çalışması, enternasyonalizm fikrinin Barbara rengidir.

Dersim, Kürdistan’ın ters açan lalesidir. Kürdistan topraklarında gerillacılık yürüten her savaşçının hayalinde mutlaka Dersim’e gitmek vardır. Başûrlu, Rojhilatlı, Rojavalı sayısız gerillayla karşılaştım orada. Onları Dersim sevdasına çeken bu büyüleyici sır ancak Dersim’e gidince anlaşılır.

Barbara’nın gerilla hayali hem herkes gibi hem de bambaşkaydı. Daha ilerde ve yukarıda enternasyonal fikrin dağlara taşınmasıydı…

Sokaklara bakıyorum… Sokaklarda, fabrika önlerinde ve Kürdistan’da küçük küçük damlalar birikiyor. Herkes soru soruyor, bir şeyler arıyor. Kimse memnun değil gidişattan.

Rüzgar belli bir süre sonra yine yeniden bizden, ezilenlerden yana esiyor. Bu rüzgar dağların kokusunu sokaklara, fabrika önlerine, amfilere taşıyor.

Bugün Barbara’nın Alplerden Munzur’a yürüyüşünü hatırlamak için daha fazla nedenimiz var. Barbara nasıl ki, Şubat’ın ayaz ve tipisini, enternasyonalizmin ateşiyle tersine çevirdiyse, Barbaralaşarak faşizmin karanlığını ezilenler için aydınlığa çevirebiliriz.

Çiçekler içinde devrimin uyuyan güzeli, bedenini Pülümür dağlarına teslim ederken, onun devrim ideali mutlaka başka bir şekilde geri dönecektir.

6443

Fransa’da El Freni Çekildi! İşe Yarar Mı?

Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, 6-9 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Almanya, İtalya ve Fransa’da aşırı sağ olarak tanımlanan faşist hareket ciddi anlamda sandalye sayısına ulaştı. Böylelikle merkez sağla birlikte faşist hareket AP’deki en büyük grup olarak yerini korudu.

Seçimlerin yankısı ve sonuçları ciddi anlamda tartışmaları doğurdu. AP’ye Almanya’dan sonra sağcılar adına en fazla vekil gönderen Fransa, tartışmaların girdabından çıkıp erken seçim hamlesi ile sarsıntıyı giderme yoluna gitti.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (3)

Devrimci siyasal mücadelenin genel olarak nesnel zemini, sosyal devrimleri de olanaklı kılan nesnel zemin ile, aslında ortak paydalara sahiptir. Emperyalist- kapitalist barbarlığın hüküm sürdüğü ve kendisinin doğrudan var ettiği her bir antagonist çelişme ve sorunların giderek daha bir keskinleşerek; ulusların, halkların ve doğanın yaşamını kâbusa çevirip, geleceklerini ciddi şekilde riske soktuğu şu süreçte, gerek özel olarak Türkiye ve K.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (2)

Somut özgülün realitesi içerisinde devrimci siyasal mücadelenin etkili ve sonuç alıcı kazanımlara dönüşerek yürütülebilmesi için gerekli olan bir diğer öncelikli koşul ise; elbette ki bu mücadelenin, küresel ve yerel zeminde, toplum gündemini doğrudan ilgilendiren ve de ilgilendirecek olan sorunlar üzerinden ele alınarak yürütülmesidir.

Halkların İhanetçilerden Çektiği (Nubar Ozanyan)

Zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışırken karanlığın sadece gece gelmediği, güneşin altında da gelip halkları bulduğu katliamlar birçok halkı nefessiz bırakmaya çalışmıştır. 1915 Ermeni Soykırımı boyunca başta Asuri, Süryani, Pontus halkı olmak üzere Êzîdî ve Kürt halkı da büyük trajediler yaşamıştır. Bugün Türk faşizmi eliyle Başûr Kurdistan’ında gerçekleşen işgal ve ilhak saldırılarında Kürt halkıyla birlikte Asuri-Süryani halkı da tanımsız acılar yaşamaktadır.

Türkiye’de Ermeni bir devrimci militan: Haldun Karyol (MEHMET GÜNEŞ)

Haldun Karyol, asıl adıyla Harutyan Karyolacıyan, kadim dostum, 8 Temmuz günü aramızdan ayrıldı. Haldun bir Ermeni’ydi ama her şeyden önemlisi Türkiye’de yetişmiş, ender görülebilecek, kendine has eylemci bir devrimci militandı. Onu ender ve ebedi kılan hikayesini bilmek ve öğrenmek, bugün Türkiye’de devrim mücadelesine baş koymuş her militanın hakkı. O yüzden, Haldun’u yakından tanıyan biri olarak, onu anlatmayı devrimci bir görev olarak üstleniyorum.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (1)

Nasıl ki genel siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı, küresel ve yerel bazdaki ekonomik, politik, eğitsel, askeri, kültür-sanatsal, çevresel-iklimsel, ezen-ezilen cins, inanç ve etnik sorunlar yekûnu olan toplumsal dinamikler zemini üzerinden kendisini var edip sürdürüyorsa; birebir aynı şekilde, devrimci siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı da aynı küresel ve yerel toplumsal dinamikler üzerinden kendisini var edip sürdürmesi gerekiyor. Normal ve de olması gerekendir bu.

Küçük bir damla ile fırtınayı başlatanlar (Nubar Ozanyan)

Aradan 12 yıl geçti. Etki gücü Ortadoğu’ya yayılan 12 yaşında genç bir devrim yaşıyor adına Rojava denilen topraklarda. Derin yoksulluk, bitmeyen zulümle terbiye edilip cehenneme çevrilen Ortadoğu’da Rojava, bir özgürlük adası gibi duruyor.

Türk Faşizmi EURO 2024’te Sahaya İndi

İki yılda bir Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) tarafından organize edilen Avrupa Futbol Şampiyonası, bu yıl EURO 2024 olarak Almanya’da düzenlendi.

Kapitalist Toplumsal Bir Kırılma ve Yeniden Tarihi Yeni Bir Toplumsal Süreç

Kapitalist emperyalist sistem, önceki bunalım ve çelişmelerinden farklı olarak,, kendisinin taşıyamayacağı ve çözemeyeceği sistem içi   yapısal ekonomik ve siyasal çelişmeler ile karşı karşıya kaldığı bir sürecin içine girmiştir. Bir taraftan yeni emperyalist ülkelerin ortaya çıkışıyla (ki, bu; kapitalizmin ala bildiğine gelişmesi, genişlemesi, üretimin ve sermayenin alabildiğine temerküzü ve de mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi sürecinin de ilerlediği anlamına gelir) kendini yeniden üretemez olan bir sürecin içine girmiştir.

Bunların neler olduğunu kısa olarak açalım:

Prof. Dr. Korkut Boratav CHP’den Sermaye Sınıfıyla Hesaplaşmasını İstiyor...

Marksist iktisat Profesörü Korkut Boratav, gazeteci İrfan Aktan’a verdiği mülakatta, sürece ilişkin gerçekten de çok değerli ve devrimci sol-sosyalist ve komünist politik öznelerce dikkate alınması gereken çok önemli siyasi ve iktisadi analizler yapıyor, saptamalarda bulunuyor. 

Örneğin kendisine sorulan şu soruya verdiği yanıtta olduğu gibi:

Yoksulların, alt sınıfların bu kadar derin bir kriz yaşadığı dönemde nasıl oluyor da ideolojik hegemonyayı yine de iktidar sağlayabiliyor ve buna karşı güçlü bir sol alternatif çıkmıyor?” (abç)

Yağma ve Talan Cumhuriyeti (Analiz)

Geçtiğimiz haftalarda Kayseri’deki pogrom girişimiyle başlayan ırkçı ve mülteci düşmanı saldırılar Antalya, Antep, Urfa, Hatay, Bursa, İstanbul gibi şehirlerde de kendisini göstererek göçmenlere ait işyerlerinin ve malların yağmalanmasına, yakılmasına ve çok sayıda göçmenin yaralanmasına, hatta Antalya’da göçmen bir gencin öldürülmesine neden olmuştur.

Bir çeşit günah keçisine dönüştürülen göçmenlere karşı yükselen bu dalga görünen o ki daha çok olaya ve şiddete gebe bir yerdedir.

Sayfalar