Cumartesi Mart 1, 2025

Kaçkınlara döneklere ağzı iyi laf yapan kurusıkı lafazanlara

1- Kitabın bol cümleli yerinden ve damarından konuşarak abartma denemesi:

Süreç öyle bir hal aldı ki dönek olup içinde bir şeyler kıpraşanın sadece ben olduğumu zannedecek saflıkta bakıyorken hayata, dan dun sesleri eşliğinde gürültünün göründüğünden daha büyük olduğunu gözlemledim. Toparlanma nidaları eşliğinde, apoletlerini bırakmış, kenara çekilmiş, görev bekleyen Amerikan askerleri havasında dolanan geçmişin soytarıları(tüm mücadele kaçkınları yani bizler), meydanı boş bulup at koşturmak için eyerlerini eşeklerin sırtına yerleştirmek için hazırlanıyorken böyle bir yazının taraflar için kendine gelme yazısı olmasını dilerim.

Dönülmez akşamın ufkundayım. Maoistlerlerle dirsek ve kol temasındayım, Haberler uçuşuyor, etkinlikler piknikler vs. yapılıyor. Oh ne güzel haberler, ne gaddar güzel… Eski ilişkilere ulaşılıyor. Oh ne gaddar güzel… Döneklerde kitabın ve bilginin karanlık yüzünden başlıyorlar konuşmaya, ağızları iyi laf yapıyor. Of ne gaddar! ca değil mi? İkiyüzlüce değil mi?

Geçmişin hizip klik ve bilumum ayrık otları ilan edilip(böyle olabilir yâda olmayabilirler) bugün yeniden toparlanmak adına eski savaşçılar, eski tüfekler, eski devrimciler oluverdiler. Bunun tespitinin ve açıklamasının nedenlerinin ve dayanaklarının öncelikli olarak içerde baştan aşağı bir tartışmasını yapmadan böyle bir adım atmak, mayına basmakla eşdeğerdir diye düşünmekteyim.

Benimde ağzım iyi laf yapıyor? Küçük burjuva yaşamın esnekliği ve kaypaklığını ev iş ve çevremde gizleyip, illegalite oportünizmine bulayıp proleter halkımızın yaşam alanlarında çok da güzel ajitasyon ve propaganda yapabilirim, hatta ve hatta geceleri yazılamaya ve bildiriye ve hatta ev ziyaretlerine çıkabilirim. Ara sıra gelip o evlerde gönül almak babında kalabilirim. Ancak ne ev hayatımdan ne de iş hayatımdan nede beni şekillendiren o küçük burjuva yaşamdan vazgeçebilirim. Eskiden işler böyle yürüyordu sanırım. Sadece hamallar ve eşekler her şeyi sırtlıyor, yapıyor, ölüyor, tutsak düşüyordu.(O zamanın eşşek ve hamallarından biride bendim.)

Benim gibi kaçkınlarda teori ve pratik bilgilerini, hikâyelerini sermaye yapıp pazarda çok da güzel bir tezgâh yapabilir aslında. Nede olsa gelenekten biriyim. Buna hakkım var değil mi? Bir özeleştiri verdim mi? Olay tamam demektir.

Dönüp bir semt, mahalle, okul, ilçe, il komitesinde görev alabilirim. O kadar emek verdik bedel ödedik!? Değil mi?

Bilgimizde var Allaha Şükür

İl komitesinden aşağı kurtarmaz aslında

Ama haydi ilçe olsun kabulümdür.

Ne dediniz zaten örgütlü çocuklar mı var?

Başlarına mı vereceksiniz.

Tabii yoldaş!

Ne demek körün aradığı bir göz Allah’ın verdiği iki göz ooh ne güzel,

Ne gaddar güzel toparlanıyoruz!

Eğer toparlanma denen şey yukarıda yazdığım kurgusal süreçteki gibi ise size kocaman bir ‘NAH TOPARLANIYORUZ’ demek zorundayım. Toparlanma denen şey küskünleri bir araya toplamak olmamalıdır. Küskünler ve kaçkınlar ancak hurdacıların depolarındaki çürümeye yüz tutmuş parçalara benzerler, geri dönüşümden geçirip işlevsellik kazanmaları için; hiçbir tercih ve hakları olmaksızın en alt seviyede en kızgın ve önemsiz gibi görünen işlerde ellerinde fırça duvara afiş yapıştıracaklarsa, gece elinde boya ile yazılamaya çıkacaklarsa, gözcülük yapacaklarsa, en zor görev ve sorumlulukların yerinde yani en altta olacak ve her görevi yaşına ve bilgisine bakmadan sorumlusunun ve komitesinin kararlarına uyacaksa evet her dönek her kaçkın geleneğin aktif bir üyesi olabilmelidir. Ancak kaldığı bıraktığı ya da daha ileri bir konumdan başlayacaksa(yeteneği var ya) bu çürümenin, hizipleşmenin, eski kokuşmuş iş ve pratiklerin tekrarlanmasına sebep olacaktır. Çalışan akıl ve el olmadıkça sadece çalışan akıl hep patron ya da ağa olarak kalacaktır. Doğruyu yapmak için çok şey bilmeye ihtiyaç yoktur. Sadece yapılan her iş halkın içinde açık yüreklilikle yapılmalı yönü hep ona dönük olup ondan gelip ona gitmelidir. Yani Kadroların genç ve tecrübesiz olması sorun değildir. Eğitilebilirler. Örgütlenebilirler. Ancak kaçkınları gencecik yeni savaşçıların başına cellat olarak atamayın. O gençler 40 yıllık geleneği kendi ayakları üzerine dikecek kudrete ve güce bilinçlerinde zaten sahipler. Eski tüfekler, aslında bir tıkaç olmaktan başka hiçbir şey olmayacaklardır. Çünkü onların hastalıklarını temizleyecek aygıt ve mekanizmalar hala oluşmadı oluşturulmadı. Yazıp çizdikleri kadarına müsaade edilmeli bilgi birikimlerinden faydalanılmalıdır. Ancak ve ancak asla kadro haline gelmelerine izin verilmemelidir.

2- küçük burjuva özgürlükçülüğü, dar, kolaycı, yüzeysel, bir şey olmazcı yaklaşım denemesi:

Süreç öyle bir hal aldı ki, iyi anlamda söylüyorum. Yanlış anlamayın. Toparlanıyoruz farkında mısınız? Eskiler bile görüşmek istiyorlar.

Bakın kadrolar genç ve tecrübesizler, bunların birikimlerinden faydalanılabiliriz. Tecrübeleri çok, yürekleri de biraz kararlı ise cacık bile olabilirler. Hele eskileri bir anlatışları var roman gibi hikâye gibi. Bak kelli felli adamlar olmuşlar hala yılmamışlar. Sırtımızı dönecek halimiz yok. Böyle bir süreçte çok faydalı olacaklardır. Gelsin özeleştiri versinler. Geçmiş geçmişte kaldı. Ne olacak onlarda böyle olmasını istemezdi. Ufak tefek hatalar çok büyütüldü canım. Aslında söylemlerinin çoğu doğruydu. Biz hiç mi hata yapmadık. Yapmayın canım. Okumuş teorik yönleri güçlü kişiler, gelsinler başlasınlar bıraktıkları yerlerden. Hatta biz onların gönüllerini etmeliyiz. Biraz yağ, biraz fırça, biraz da alttan aldık mı devrimi bir ömür’e sığdırırız.

3- Bana ne var, sana ne var! yaklaşımı denemesi:

Süreç öyle bir hal aldı ki, ne oluyoruz demeye kalmadı. Aslında iyiler onca emekleri var ama böyle şeylere gerek yok. Biz bize yeteriz.

-Hem bana ne var, yukardakiler daha iyi bilir. Onlar bilmeyecek te kim bilecek. Neden büyütüyorsun Tanerciğim. Bunu sorun ve gündem haline getirerek ne yapmak istiyorsun. Hem Sana ne var! İşine baksana. Buluttan nem kapıyorsun, Bizi de kendini de üzüyorsun. Boş ver, bu dünya fani, her şey gelip geçici…

-Ama be.

-Boş ver dedik ya!

-Ama bizde düşülen hatalara, bizim yaptığımız hatalara kimse düşmesin diye…

-Ne laf anlamaz adamsın be, oğlum bak git!

4- Eskimeyen bahaneler, eskiyen dönekler

-Geçmişte çok hata yapıldı çok.

-Şuradan bir ciğara

-Hüüüüüüpss, ciğerlerim bayram etti kirve.

-Hangisinden başlayım bilmiyorum… OF oof!

-Ayağımızı kaydırdılar(Takunya giyseydiniz.)

-Adam kayırdılar.(Menfaatin mi vardı da sustun)

-Hemşericilik ve bölgecilik çoğalmıştı(Bence Siirt fıstığı Antep fıstığından daha iyi, yoksa pahalı olmazdı)

-Kötü işlere bulaşanların olduğu(sen ne yaptın peçetemi tuttun)

-Seks konusunda sapıtanların olduğu(arkanı dönüp dinleyeceğine, kalkıp su döksen ayrılırlardı)

-Ama programa karşı çıkıyorlardı, yasalcı olacaktı bunlar, maoyu ve mayoyu red ediyorlardı.

-E’eee

Ne e’si biz canımızı koyduk meydane, siz yaşamadınız, çocuksunuz, siz kimsiniz bize hesap soruyorsunuz! Ne yaptınız ha! Ha! Ha!

Biz dındını dındını dındını dındındın

Biz zındırı zındırı zındırı zınzınzın

-Siz bu kadar şey olurken ne yapıyordunuz???

-Bizmi? Iııım , Iıım ımm,Küümm Küüm Küm.

KAÇTIK İŞTE BAŞKA NE YAPACAKTIK. Bizde mi güme gitseydik. Bak ne güzel aile kurmuşum, Bak işim eşim aşım tam, bak her istediğimi söyleyip yapabiliyorum bak. Bak kitapta okudum entelektüel de oldum. Bak ….

Buradan yaptığınız saptamalar idealizmdir. Her insan bildiği kadarını değil yapabildiği kadarını yapabilir. Yapabilirliğini belirleyen şey zaman, konum, bilgi ve beceri ile sınırlıdır.

Dostlar gerçek her zaman çıplaktır. Görecek kadar cesursanız doğru yerden doğru bakın. Kaçkınsanız kaçkınsınızdır, Dönekseniz öylesinizdir.. Küskünseniz sadece naz edersiniz. Maoizm öyle bir kordur ki söndüremezsiniz. Kendinize de benzetemezsiniz. Sizde soyunup Ganj nehrinde bedeninizi ve ruhunuzu yıkayıp dara çekin. Çünkü çıplakların en büyük silahı örtüsüz kılıfsız Marksizm Leninizm Maoizmdir. Birde buradan bakın.

Taner Özcan 

35977

Fransa’da El Freni Çekildi! İşe Yarar Mı?

Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, 6-9 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Almanya, İtalya ve Fransa’da aşırı sağ olarak tanımlanan faşist hareket ciddi anlamda sandalye sayısına ulaştı. Böylelikle merkez sağla birlikte faşist hareket AP’deki en büyük grup olarak yerini korudu.

Seçimlerin yankısı ve sonuçları ciddi anlamda tartışmaları doğurdu. AP’ye Almanya’dan sonra sağcılar adına en fazla vekil gönderen Fransa, tartışmaların girdabından çıkıp erken seçim hamlesi ile sarsıntıyı giderme yoluna gitti.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (3)

Devrimci siyasal mücadelenin genel olarak nesnel zemini, sosyal devrimleri de olanaklı kılan nesnel zemin ile, aslında ortak paydalara sahiptir. Emperyalist- kapitalist barbarlığın hüküm sürdüğü ve kendisinin doğrudan var ettiği her bir antagonist çelişme ve sorunların giderek daha bir keskinleşerek; ulusların, halkların ve doğanın yaşamını kâbusa çevirip, geleceklerini ciddi şekilde riske soktuğu şu süreçte, gerek özel olarak Türkiye ve K.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (2)

Somut özgülün realitesi içerisinde devrimci siyasal mücadelenin etkili ve sonuç alıcı kazanımlara dönüşerek yürütülebilmesi için gerekli olan bir diğer öncelikli koşul ise; elbette ki bu mücadelenin, küresel ve yerel zeminde, toplum gündemini doğrudan ilgilendiren ve de ilgilendirecek olan sorunlar üzerinden ele alınarak yürütülmesidir.

Halkların İhanetçilerden Çektiği (Nubar Ozanyan)

Zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışırken karanlığın sadece gece gelmediği, güneşin altında da gelip halkları bulduğu katliamlar birçok halkı nefessiz bırakmaya çalışmıştır. 1915 Ermeni Soykırımı boyunca başta Asuri, Süryani, Pontus halkı olmak üzere Êzîdî ve Kürt halkı da büyük trajediler yaşamıştır. Bugün Türk faşizmi eliyle Başûr Kurdistan’ında gerçekleşen işgal ve ilhak saldırılarında Kürt halkıyla birlikte Asuri-Süryani halkı da tanımsız acılar yaşamaktadır.

Türkiye’de Ermeni bir devrimci militan: Haldun Karyol (MEHMET GÜNEŞ)

Haldun Karyol, asıl adıyla Harutyan Karyolacıyan, kadim dostum, 8 Temmuz günü aramızdan ayrıldı. Haldun bir Ermeni’ydi ama her şeyden önemlisi Türkiye’de yetişmiş, ender görülebilecek, kendine has eylemci bir devrimci militandı. Onu ender ve ebedi kılan hikayesini bilmek ve öğrenmek, bugün Türkiye’de devrim mücadelesine baş koymuş her militanın hakkı. O yüzden, Haldun’u yakından tanıyan biri olarak, onu anlatmayı devrimci bir görev olarak üstleniyorum.

Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (1)

Nasıl ki genel siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı, küresel ve yerel bazdaki ekonomik, politik, eğitsel, askeri, kültür-sanatsal, çevresel-iklimsel, ezen-ezilen cins, inanç ve etnik sorunlar yekûnu olan toplumsal dinamikler zemini üzerinden kendisini var edip sürdürüyorsa; birebir aynı şekilde, devrimci siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı da aynı küresel ve yerel toplumsal dinamikler üzerinden kendisini var edip sürdürmesi gerekiyor. Normal ve de olması gerekendir bu.

Küçük bir damla ile fırtınayı başlatanlar (Nubar Ozanyan)

Aradan 12 yıl geçti. Etki gücü Ortadoğu’ya yayılan 12 yaşında genç bir devrim yaşıyor adına Rojava denilen topraklarda. Derin yoksulluk, bitmeyen zulümle terbiye edilip cehenneme çevrilen Ortadoğu’da Rojava, bir özgürlük adası gibi duruyor.

Türk Faşizmi EURO 2024’te Sahaya İndi

İki yılda bir Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) tarafından organize edilen Avrupa Futbol Şampiyonası, bu yıl EURO 2024 olarak Almanya’da düzenlendi.

Kapitalist Toplumsal Bir Kırılma ve Yeniden Tarihi Yeni Bir Toplumsal Süreç

Kapitalist emperyalist sistem, önceki bunalım ve çelişmelerinden farklı olarak,, kendisinin taşıyamayacağı ve çözemeyeceği sistem içi   yapısal ekonomik ve siyasal çelişmeler ile karşı karşıya kaldığı bir sürecin içine girmiştir. Bir taraftan yeni emperyalist ülkelerin ortaya çıkışıyla (ki, bu; kapitalizmin ala bildiğine gelişmesi, genişlemesi, üretimin ve sermayenin alabildiğine temerküzü ve de mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi sürecinin de ilerlediği anlamına gelir) kendini yeniden üretemez olan bir sürecin içine girmiştir.

Bunların neler olduğunu kısa olarak açalım:

Prof. Dr. Korkut Boratav CHP’den Sermaye Sınıfıyla Hesaplaşmasını İstiyor...

Marksist iktisat Profesörü Korkut Boratav, gazeteci İrfan Aktan’a verdiği mülakatta, sürece ilişkin gerçekten de çok değerli ve devrimci sol-sosyalist ve komünist politik öznelerce dikkate alınması gereken çok önemli siyasi ve iktisadi analizler yapıyor, saptamalarda bulunuyor. 

Örneğin kendisine sorulan şu soruya verdiği yanıtta olduğu gibi:

Yoksulların, alt sınıfların bu kadar derin bir kriz yaşadığı dönemde nasıl oluyor da ideolojik hegemonyayı yine de iktidar sağlayabiliyor ve buna karşı güçlü bir sol alternatif çıkmıyor?” (abç)

Yağma ve Talan Cumhuriyeti (Analiz)

Geçtiğimiz haftalarda Kayseri’deki pogrom girişimiyle başlayan ırkçı ve mülteci düşmanı saldırılar Antalya, Antep, Urfa, Hatay, Bursa, İstanbul gibi şehirlerde de kendisini göstererek göçmenlere ait işyerlerinin ve malların yağmalanmasına, yakılmasına ve çok sayıda göçmenin yaralanmasına, hatta Antalya’da göçmen bir gencin öldürülmesine neden olmuştur.

Bir çeşit günah keçisine dönüştürülen göçmenlere karşı yükselen bu dalga görünen o ki daha çok olaya ve şiddete gebe bir yerdedir.

Sayfalar