Kadroların Handikabı
İktidar sensen iktidarını perçinleştirmek için daha neyi beklersin ?
Proletarya Partisi’ndeki sıkıntıların temel çözüm yöntemi olarak kolektifin iradesini açığa çıkartacak mekanizmaların işletilememesi ..... demek kolayı.
Sıkıntıları ortaya çıkaranın mekanizmalar olduğunu söyleyebilmek zor.
...... çelişkinin sürekli var olacağı akıldan çıkarılmamalıdır .... demek kolayı
Çelişkilerin yol açtığı kutuplaşmaların nasıl önlenebileceğini söylebilmek zor.
İşçi köylü kitlesel hareketlerinin ortaya çıkardığı objektif koşulları örgütlenme zemini olarak görmek kolayı.
Halkların kitlesel hareketlerinin ortaya çıkardığı objektif koşulları örgütlenme zemini olarak görmek zor.
Vs ...vs ..... vs ....
Marksın, leninin eternasyonalizm için söylediğini söylemek kolayı.
Enternasyonalizm için söylenenleri belirleyenin bölgeler ve dünya yüzerindeki kapitalist meta oranı olduğunu söylemek zor.
vs ..... vs .... vs ......
Boykot - Hayır demek kolay.
Güncel politikaların diğerinin rettini kolaylaştırmak için seçilmediğini söylüyebilmek zor.
Vs ...vs ..... vs ....
Örgütlü olmak kolayı.
Örgütlü olunca iktidarım demek zor.
Seviyorum şu devrimci halkın günlüğünü seviyorum.
Yazar Erol Önder, her şeyi yolunda giden türkiye devrimci hareketlerinin sizlerde beklentilerini ne güzel özetlemiş: Temel çelişkiler büyüyerek olduğu yerinde duruyorken devrimci kendini karamsarlığa düşürecek şekilde ayrıntılara boğulmaması gerekir diyerek.
Kendisine komünistim diyen bir partinin komünist kadroları farkında mı bütün tartışmaların kendilerinin yönetilebilirliği yüzerinde gerçekleştiğinin ?
Sormazlar mı adama örgütlü olmak proletaryanın partide iktidara gelmesiyse nasıl iktidardasın diye ?
Ne diyeceksiniz ?
Yo ... idaa ettiğin gibi değil mi diyeceksiniz ?
Sen:
Çalıştığı patronun basiretsizliğiyle patronunun elindeki işyerini, müşterilerini, işçilerini nasıl aldığını anlatan adamın hikayesiyle ....
İşini, müşterilerini, işçilerini güvendiği, işverdiği adama nasılda kaptırdığını anlatan patronun hikayesi arasındaki ince siyasi tartışmayı, yaşanılanları anlatmadaki tercih edilen üslubu, mağduriyetin sürekli prim yaptığını .... görmüyorsun mu diyeceksiniz ?
Sonrada:
Üstler, program ..... kafamızı bozdumu partiyi olağanüstü toplantıya çağırız mı diyeceksiniz ?
Sıradan proletaryanın olaylara, demokrasiye bakışı sizlerdeki gibi devrimci anlayış içerisinde gelişmiyor ki.
Daha narif !! ....
Tüzüğü çiğnerek merkezi iradenin aldığı kararlar diyenlerden tutun ...
Tüzüğü çiğnerek programı değiştirenlere karşı tüzük içinde kalarak lav edilen programı savunmaya çalışmış devrimci halkın günlüğüne kadar herşeyi akıllarına getirerek ...
Birazcıkta tayyip vari denilerekte burjuvaziyle devrimcinin karşılaştırılmasınında yolu açılmışken
Hemencecik:
İşler yolunda gitmedimi cumhurbaşakanı görevde alabilmek için 3/2 altıyüz milletvekilinden dörtyüzünün onayı, cumhurbaşkanının meclisi fesih yetkisi ....
Sizde de işler yolunda gitmedimi kongreyi olağanüstü toplantıya çağırabilmek için 3/1 ( farzı misal ) onsekizbin üyenin altıbininin onayı .... delege gönderecek bölgeleri, delegelerin kaç kışiyi temsil edeceklerinin nasıl belirlendiğinin parmak hesabını, karşılaştırmalarını yaparak... söyleyi verirler size.
Program ve tüzük savunuluculuğununda, değişikliğininde üyelere başvurularak değil delegellerin salt çoğunlukluğuyla gerçekleşebildiğini söylediğinizde de..... Yaa .... demekki sizde mk' yı olağanüstü toplantıya çağırmayı zorlaştırabilmek için üyelerin yoğunluğunda faydalanıyorken asıl program ve tüzük için başvurulması gereken üye iradesinin yoğunluğuyla uğraşılmak küfletli ve şefaketli görülüyor olmalıki diyerekte sizin giremediğiniz küflete ve şefakete girerek yeniden delegelerin temsil ettikleri bölgelerin, kaç kişiyde temsil edeceklerinin nasıl belirlendiğini size söyleyi verirler.
Ardındanda size söyleyecekleri hala bitmemişçesine bir daha marks, lenin dünyaya gelmeyeceğine göre: İktidar sensen iktidarını perçinleştirmek için daha neyi beklersin, deyi verirler.
Ergün Aslan
Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.
Son Haberler
Sayfalar
Fransa’da El Freni Çekildi! İşe Yarar Mı?
Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, 6-9 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Almanya, İtalya ve Fransa’da aşırı sağ olarak tanımlanan faşist hareket ciddi anlamda sandalye sayısına ulaştı. Böylelikle merkez sağla birlikte faşist hareket AP’deki en büyük grup olarak yerini korudu.
Seçimlerin yankısı ve sonuçları ciddi anlamda tartışmaları doğurdu. AP’ye Almanya’dan sonra sağcılar adına en fazla vekil gönderen Fransa, tartışmaların girdabından çıkıp erken seçim hamlesi ile sarsıntıyı giderme yoluna gitti.
Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (3)
Devrimci siyasal mücadelenin genel olarak nesnel zemini, sosyal devrimleri de olanaklı kılan nesnel zemin ile, aslında ortak paydalara sahiptir. Emperyalist- kapitalist barbarlığın hüküm sürdüğü ve kendisinin doğrudan var ettiği her bir antagonist çelişme ve sorunların giderek daha bir keskinleşerek; ulusların, halkların ve doğanın yaşamını kâbusa çevirip, geleceklerini ciddi şekilde riske soktuğu şu süreçte, gerek özel olarak Türkiye ve K.
Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (2)
Somut özgülün realitesi içerisinde devrimci siyasal mücadelenin etkili ve sonuç alıcı kazanımlara dönüşerek yürütülebilmesi için gerekli olan bir diğer öncelikli koşul ise; elbette ki bu mücadelenin, küresel ve yerel zeminde, toplum gündemini doğrudan ilgilendiren ve de ilgilendirecek olan sorunlar üzerinden ele alınarak yürütülmesidir.
Halkların İhanetçilerden Çektiği (Nubar Ozanyan)
Zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışırken karanlığın sadece gece gelmediği, güneşin altında da gelip halkları bulduğu katliamlar birçok halkı nefessiz bırakmaya çalışmıştır. 1915 Ermeni Soykırımı boyunca başta Asuri, Süryani, Pontus halkı olmak üzere Êzîdî ve Kürt halkı da büyük trajediler yaşamıştır. Bugün Türk faşizmi eliyle Başûr Kurdistan’ında gerçekleşen işgal ve ilhak saldırılarında Kürt halkıyla birlikte Asuri-Süryani halkı da tanımsız acılar yaşamaktadır.
Türkiye’de Ermeni bir devrimci militan: Haldun Karyol (MEHMET GÜNEŞ)
Haldun Karyol, asıl adıyla Harutyan Karyolacıyan, kadim dostum, 8 Temmuz günü aramızdan ayrıldı. Haldun bir Ermeni’ydi ama her şeyden önemlisi Türkiye’de yetişmiş, ender görülebilecek, kendine has eylemci bir devrimci militandı. Onu ender ve ebedi kılan hikayesini bilmek ve öğrenmek, bugün Türkiye’de devrim mücadelesine baş koymuş her militanın hakkı. O yüzden, Haldun’u yakından tanıyan biri olarak, onu anlatmayı devrimci bir görev olarak üstleniyorum.
Mevcut koşullarda devrimci siyasal mücadelenin öne çıkan toplumsal dinamikleri (1)
Nasıl ki genel siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı, küresel ve yerel bazdaki ekonomik, politik, eğitsel, askeri, kültür-sanatsal, çevresel-iklimsel, ezen-ezilen cins, inanç ve etnik sorunlar yekûnu olan toplumsal dinamikler zemini üzerinden kendisini var edip sürdürüyorsa; birebir aynı şekilde, devrimci siyasal mücadele ve siyaset ediş tarzı da aynı küresel ve yerel toplumsal dinamikler üzerinden kendisini var edip sürdürmesi gerekiyor. Normal ve de olması gerekendir bu.
Küçük bir damla ile fırtınayı başlatanlar (Nubar Ozanyan)
Aradan 12 yıl geçti. Etki gücü Ortadoğu’ya yayılan 12 yaşında genç bir devrim yaşıyor adına Rojava denilen topraklarda. Derin yoksulluk, bitmeyen zulümle terbiye edilip cehenneme çevrilen Ortadoğu’da Rojava, bir özgürlük adası gibi duruyor.
Türk Faşizmi EURO 2024’te Sahaya İndi
İki yılda bir Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) tarafından organize edilen Avrupa Futbol Şampiyonası, bu yıl EURO 2024 olarak Almanya’da düzenlendi.
Kapitalist Toplumsal Bir Kırılma ve Yeniden Tarihi Yeni Bir Toplumsal Süreç
Kapitalist emperyalist sistem, önceki bunalım ve çelişmelerinden farklı olarak,, kendisinin taşıyamayacağı ve çözemeyeceği sistem içi yapısal ekonomik ve siyasal çelişmeler ile karşı karşıya kaldığı bir sürecin içine girmiştir. Bir taraftan yeni emperyalist ülkelerin ortaya çıkışıyla (ki, bu; kapitalizmin ala bildiğine gelişmesi, genişlemesi, üretimin ve sermayenin alabildiğine temerküzü ve de mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi sürecinin de ilerlediği anlamına gelir) kendini yeniden üretemez olan bir sürecin içine girmiştir.
Bunların neler olduğunu kısa olarak açalım:
Prof. Dr. Korkut Boratav CHP’den Sermaye Sınıfıyla Hesaplaşmasını İstiyor...
Marksist iktisat Profesörü Korkut Boratav, gazeteci İrfan Aktan’a verdiği mülakatta, sürece ilişkin gerçekten de çok değerli ve devrimci sol-sosyalist ve komünist politik öznelerce dikkate alınması gereken çok önemli siyasi ve iktisadi analizler yapıyor, saptamalarda bulunuyor.
Örneğin kendisine sorulan şu soruya verdiği yanıtta olduğu gibi:
“Yoksulların, alt sınıfların bu kadar derin bir kriz yaşadığı dönemde nasıl oluyor da ideolojik hegemonyayı yine de iktidar sağlayabiliyor ve buna karşı güçlü bir sol alternatif çıkmıyor?” (abç)
Yağma ve Talan Cumhuriyeti (Analiz)
Geçtiğimiz haftalarda Kayseri’deki pogrom girişimiyle başlayan ırkçı ve mülteci düşmanı saldırılar Antalya, Antep, Urfa, Hatay, Bursa, İstanbul gibi şehirlerde de kendisini göstererek göçmenlere ait işyerlerinin ve malların yağmalanmasına, yakılmasına ve çok sayıda göçmenin yaralanmasına, hatta Antalya’da göçmen bir gencin öldürülmesine neden olmuştur.
Bir çeşit günah keçisine dönüştürülen göçmenlere karşı yükselen bu dalga görünen o ki daha çok olaya ve şiddete gebe bir yerdedir.