Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?
Elleri Kürt, işçi, kadın, bebek kanıyla kirli olanların niyeti temiz olabilir mi? Çözüm adına kurdukları cümlelerde samimiyet, dürüstlük aranabilir mi?
Kürt halkı, önderliğinin özgürlüğü ve onurlu bir barış için ayaktadır. Türk devleti ise utanç dolu zulmüyle Kürt, işçi, kadın ve bebek düşmanlığıyla ayakta durmaya çalışıyor. Her gün sayısını kaydetmekten yorulduğumuz kanla beslenen savaş uçakları, ölüm kusan savaş helikopterleriyle Kürdistan bombalanmaya devam ediyor.
Türkiye halkı, açlık yoksulluk içinde nefes alamıyor. İşçiler, kadınlar, gençler hak ve adalet için sokağa çıkıp özgürlüklerini haykırdıklarında karşılarında zulüm ordularını görmektedir.
Hak ve adalet aramanın, konuşmanın, insanca yaşama talebinin yasak olduğu ülkenin efendileri barıştan ve kardeşlikten yana olabilir mi?
AKP-MHP iktidarı her alanda çözümsüzlüğün içinde sıkışmış durumdadır. Zulümden, imha ve yok etmekten başka bir şey düşünmeyen AKP-MHP’nin aklına Kürtlere barış elini uzatmak gelmesi samimiyetten ve ciddiyetten uzak, bir faşist Türk manevrasıdır.
Hak ve adaletin olmadığı yerde bütün sözler sahtedir. Vicdanın olmadığı yerde çözüm içerikli cümleler, bir aldatmacadan ibarettir. Bükemediği bileğin karşısında aldatma ve kandırmayla manevra yapmak isteyenler, önce Kürdistan’ın işgal ve ilhakına, Kürt düşmanlığına son vermelidir.
Karanlık iş başındadır. Sokak başlarını tutmuş. Kadınların korkusuzca yürüme, bebeklerin çocukça büyüme, Kürt’ün şarkı söyleme ve halay çekme, işçinin açlığını haykırma hakkı elinden almış; halkların tüm özgürlüğünü çalmış bir devlet dürüst olabilir mi? Hak adalet sözleri inandırıcı olabilir mi?
Hemen her fırsatta ve her süreçte savaş hükümetinin temsilcileri Kürt ulusal özgürlük hareketini bitireceğini dile getirmiş, hatta daha ileri giderek “terör”ün bitirileceğine dair tarih ve gün vermişlerdir. Ancak haklılığına inanan, meşruluğuna dayanan, özgürlüğe inançlı Kürt halkı ve gerillaları ne geri adım attı ne haklı ve onurlu davasından vazgeçti.
Ne de teslim olup yenileceklerine dair bir emare gösterdi. Tam tersine gerillanın fedakarlık ve kahramanlık dolu direnişi ve mücadelesi tarih yazarak yürüdü. Sadece Kürt halkına değil, ezilen dünya halklarına umut ve cesaret oldu. Özgürlüğün ilham kaynağı oldu.
AKP-MHP faşist iktidarın en iyi sözü “örgütü tasfiye edin, silahları bırakın” olmuştur. Teslimiyeti ve köleliği dayatan ancak hiçbir karşılığı olmayan sözler, kırk yıldır tüm Türk faşist parti temsilcileri tarafından dillendirilmektedir. Sormazlar mı bu gafil Devlet’e “Sen Kürtleri kandırılacak çocuk mu sandın?”
Emek ve fedakarlıkla tarihe not düşülecek kadar değerler yaratan, büyük bedeller pahasına mücadele dolu kırk yıl geçiren bir halk boş hayallere kanar mı? Kan ve onurla kazanılan bilinç, büyük bedelle yaratılan değerler, Kürdistan topraklarını kanlarıyla sulayan on binlerce şehit gerillanın ve yine zindanlarda zulüm soluyan on binlerce tutsağın direnişi sayesinde oldu.
Işık özgürlüktür, özgürlük gerillanın direnen ellerinde Kürdistan dağlarındadır. Özgürlük işçinin sıkılı yumruğundadır. Özgürlük kadının öfke dolu isyan sloganındadır. Halkları direniş ve ortak mücadele kurtaracaktır.
Son Haberler
Sayfalar

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....
"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."
Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.
İlemde bir partiye oy verecekseniz....
Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...
Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.
Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye
Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.
Ve ..

Kadınlar ve İşçiler
Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır
Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!
Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.
İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE
13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)
Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine
Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış
-Seçimleri Boykot-
Zavallı kılıçdaroğlu.
Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...
Aman neyse biz proletaryalara ne.
Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...
imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)
Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)
Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak
Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.
12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.