TKP-ML MK SB : Şan ve Şeref Olsun Ölümsüzleşenlerimize!
Türk Kürt Uluslarından, Çeşitli Milliyet ve İnançlardan Halkımıza!
Partimizin 1. Kongresinde 9. Gündem maddesi olarak “Parti Tüzüğü” de tartışılmış ve çeşitli kararlar alınmıştır. 1. Kongremiz, esas olarak 8. PMK, özel olarak da darbeci tasfiyeci anlayışın parti tüzüğü ve işleyişimize yönelik pratiklerini değerlendirmiş ve kimi sonuçlara ulaşmıştır.
Parti tüzüğü gündeminde partimizin kadro ve üye politikası da tartışılmış ve 8. Konferans’ımızın “yeni kadro ve militan yetiştirmek” olarak formüle ettiği “kadro ve halef yetiştirme” politikamız üzerinde de durulmuştur.
1. Kongremizin, partimizin “kadro ve halef yetiştirme” politikasına dair aldığı kararlardan birisi de aşağıdaki karar olmuştur:
Karar 30: Partimizin uzunca bir süredir belirlenmiş bir kadro ve üye politikası bulunmamaktadır. 8. Konferans’ımızın yeni kadro ve militan yetiştirmek olarak tarif ettiği “kadro ve halef yetiştirme” politikasında başarısız olunmuştur. 8. MK bırakalım kadro ve halef yetiştirmeyi izlediği sekter örgütsel politika nedeniyle parti üyeliğini hak eden birçok yoldaşı örgütlememiştir.
İzlenen sekter örgütsel politika nedeniyle Partimiz, 8. Konferans sonrasında örgütsel anlamda giderek güç kaybetmiştir. Yaşadığımız darbeci tasfiyeci saldırıda açığa çıkan Parti kadro ve üye gerçekliğimiz bu sürecin ürünüdür. Darbeciliğin Partimizde karşılık bulması ve belli oranda bir Parti gücünü arkasında yedekleyebilmesi, 8. MK’nın izlemiş olduğu örgütsel politikadan bağımsız olarak değerlendirilemez. Açığa çıkan Parti kadro ve üye gerçekliğimiz, Partimizin uzunca bir süredir kitlelerle olan ilişkisinin kopukluğuna işaret etmektedir. Bu kopukluk nedeniyle Partimizde sadece darbeci tasfiyecilik değil aynı zamanda bürokratizm de gelişmiştir.
(…) Doğru bir örgütsel politika izlendiğinde, Partimiz yaralarını kısa sürede sarabilir.
Bunun için kadro ve üyelerimizin -kimi çok özel istisna özel görevlendirmeler hariç- doğrudan kitle örgütlenmeleri içinde aktif olarak örgütlenmeleri ve pratik faaliyet yürütmeleri özellikle önemsenmelidir. Parti üyelerimizin “denetimi” kitlelere verilmelidir.
Var olan örgütsel gerçekliğimiz Partimize taze kan taşınmasını, yeni üye alımlarını objektif olarak ortaya çıkarmış durumdadır. Başarmamız gereken görevlerin çokluğu, temel faaliyet alanlarımızın vazgeçilemezliği beraberinde önümüzdeki süreç açısından sistemli bir şekilde partiye üye alımını, kadro ve halef yetiştirmede belli bir politika izlemesini zorunlu kılmaktadır. Bu zorunluluk koşullara teslimiyet anlamında değildir. Bilinçli ve sistemli bir politika izlendiğinde kısa sürede bu eksiklik giderilebilir. Bunun zemini vardır.
(…) Partimiz tüzüğümüzden hareketle, bu koşulları kabul eden, hakların yanında her alanda ve yerde görev almada net olan her yoldaşı saflarına katmada özel bir çaba ve yoğunlaşma içinde olmalı, dahası bu politikasını yaşama geçirmek için somut örgütsel adımlar atmalıdır. (…) Partiye üye alımı noktasında kadro okulundan eğitim devrelerine kadar bir dizi somut pratik adım atılabilir ve atılmalıdır. Parti üyeliği başvurusunda bulunan ve koşulları olan her yoldaş, kadro okulu ve eğitim devrelerine katılmalı, Partinin andaki ihtiyacını karşılamak üzere kalıcı ya da geçici olarak bu alanda istihdam edilmelidir. (Oy birliği)
Yoldaşlar;
1. Kongremiz bu anlayış doğrultusunda partimizin izlemiş olduğu örgütsel politikaya dair geçmiş sürecin değerlendirmesini yapmış ve kongre irademize iletilen önerilerden hareketle aşağıdaki kararları almıştır.
Karar 33: Partimizin Karadeniz gerilla faaliyeti sürecinde erkek egemen düşüncenin etkisinde karar veren merkezi önderlik, kadın yoldaşlara yönelik sekter bir örgütsel politika izlemiştir. Kadın yoldaşların üyeliğini onaylayan bölge yönetiminin kararları bozulurken aynı nitelikteki erkek yoldaşlardan bazıları sırf faydacılığın ürünü olarak onaylanmıştır. Erkek egemen düşüncenin ürünü olan politika nedeniyle parti üyeliği vasfını hak eden kimi kadın yoldaşlara haksızlık yapılmıştır. Bu kapsamda Kongre irademiz, 7 Nisan 2006 tarihinde Ordu’da şehit düşen Dilek Polat yoldaşa yönelik gerçekleştirilen bu haksızlık karşısında özeleştiri vermekte ve kendisini Parti Üyesi olarak kabul etmektedir. (Oybirliği)
Karar 34: 2 Şubat 2011 tarihinde dört yoldaş ile birlikte şehit düşen Nurşen Aslan yoldaş, Parti Üyeliğine kabul edilmeli ve Parti tarihimizde bu konumla anılmalıdır. Yoldaş, şehit düştüğü süreçte Parti üyeliği vasıflarını taşımaktadır. Yoldaşın Parti Üyeliği sürecinin başlatılıp sonlandırılmaması tamamen ilgili Parti alan komitesi ile ilgilidir. Bu gerekçelerden dolayı Nurşen Aslan yoldaş Parti Üyesi olarak kabul edilmelidir. (Oybirliği)
Karar 35: 24-28 Kasım 2016 tarihinde düşmanın Dersim Aliboğazı’na yönelik saldırısında şehit düşen Yetiş Yalnız yoldaş, yaklaşık 10 yıllık bir süre boyunca Parti İleri Militanı olarak konumlanmıştır. Yoldaş, 1 Şubat 2015 tarihli yazısıyla Parti Üyeliği başvurusunda bulunmasına rağmen, ilgili Parti komitesince “eleştirel duruşu” nedeniyle üye yapılmamıştır. Bu yaklaşım her şeyden önce Parti işleyişimize, ilkelerimize ve tüzüğümüze uygun değildir. Kongre irademiz, Yetiş Yalnız yoldaşa yönelik gerçekleştirilen bu haksızlık karşısında özeleştiri vermekte ve kendisini Partimizin Üyesi olarak kabul etmektedir. (Oybirliği)
Ayrıca 1. Kongre irademiz, darbeci tasfiyeciliğin saldırıları karşısında Partimizi tavizsiz savunan Güzel Şahin ve Serdar Can yoldaşların da onur üyesi ilan edilmesini karar altına almıştır. İlgili kararlar aşağıdadır.
Karar 36: Partimizin 2015 merkezi operasyonu sonrasında karşı karşıya kaldığı darbeci tasfiyeci saldırı karşısında Partimizi sahiplenen, bu nedenle de çeşitli saldırılarla muhatap olan ancak Partiyi sahiplenme kararlılığından taviz vermeyen ve 20 Eylül 2017 tarihinde şehit düşen Güzel Anamız (Güzel Şahin) kongre irademizce Parti Onur Üyesi olarak kabul edilmiştir. (Oybirliği)
Karar 37: Partimizin yaşamış olduğu darbeci tasfiyeci saldırı karşısında darbeci tasfiyeciliğin mahkum edilmesinde ve Partimize yönelik saldırıların bertaraf edilmesinde rol oynayan ve 17 Eylül 2017 tarihinde şehit düşen Serdar Can yoldaşımız, kongre irademiz tarafından Parti Onur Üyesi olarak kabul edilmiştir. (Oybirliği)
Dilek Polat Yoldaş Ölümsüzdür!
Nurşen Aslan Yoldaş Ölümsüzdür!
Yetiş Yalnız Yoldaş Ölümsüzdür!
Güzel Şahin Yoldaş Ölümsüzdür!
Serdar Can Yoldaş Ölümsüzdür!
Partiyle Devrime Şan Olsun 1. Kongremize!
Yaşasın Partimiz TKP-ML, Halk Ordumuz TİKKO, Kadın Örgütümüz KKB ve Gençlik Örgütümüz TMLGB!
TKP-ML MK SB
Mayıs 2019
Son Haberler
Tüm Türkiye Diyarbakır Cezaevidir
Kürt işçilerine, halkına ve gençlerine saldırmak Türkiye’de normal hale getirilmiş. Kürtlere parya ve birçok ülkede görüldüğü gibi saldırılması gereken mülteciler olarak yaklaşılıyor. Amedli bir Kürt ile Yozgatlı bir Türk aynı görülmüyor. Bu ayrımcılığı da bizzat Türk devlet yöneticileri yapıyorlar. Kürtler, Aleviler ve başka kimlikten topluluklar bu ülkenin özgür ve eşit vatandaşları olarak görülmüyor. Ne anayasal ne yasal ne de toplumsal kültürde bu topluluklar eşit görülüyor. Bunu yaratan da Türk devlet politikalarıdır.
Kuşak, kuşak azalırken…(İsmail Cem Özkan )
78 kuşağı üzerine çok laf edilmeli, onların özverileri, ütopyaları, hayalleri, yaşayamadıkları gençlikleri, verilen görevi layığı ile yerine getirme telaşı, kaybettiği arkadaşının arkasında onun anısını yaşatma mücadelesi...
Bir de bugünden onlara bakış...
Rojava’nın geleceği (Mustafa Peköz)
Rojava’nın toplumsal bir örgütlenme modeli olarak ortaya çıkması ile küresel güçlerin Ortadoğu stratejisi arasında önemli bir bağ var. Bu durum doğru kavranılmazsa ve gerekli sonuçlar çıkartılmazsa bugünden geleceğe yönelik stratejinin başarılı bir şekilde uygulanması da oldukça zor olacaktır.
Rojava’yı Var Eden Sosyolojik-Politik Dinamikler
İsviçre mülteci entegre kampları: Ucuz iş gücü pazarı
İki yıla varan bir süredir İsviçre' de kamplarda yaşamaktayım. Bu süre içerisinde kendi isteğim dışında ( biri sürgün edildiğim deport kampı olmak üzere) toplam altı kampta kaldım.
Şunu net olarak gözlemlemiş oldum ki; kantonlar arası bir takım uygulama farklılıkları olmakla birlikte, tümünde sistem kesinlikle aynı temel mantıkla işliyor: Gerek ilk kamplarda ve gerekse de entegre kamplarında mülteciler ucuz iş gücü olarak görülmekte ve kullanılmaktadır.
Tüm kamplarda, kamp yönetimi alenen TAŞARONLUK yapmaktadır.
Devrimcilik Bir Merhalelik Değil Son Nefese Dek Olmalı!
Toplumsal gelişme ve üretim ilişkilerine bağı olarak değişen sınıflar mücadelesi, tarihin her döneminde değişik biçimlere bürünerek bugünlere kadar gelmiştir.
İlk sınıflı toplum olan köleci toplumda köle sahipleriyle köleler arasındaki başlayan sınıf çatışması, sırasıyla feodal toprak ağalarıyla yoksul köylüler; kapitalist toplumda burjuvazi ile proletarya ve sınıfsız topluma geçmenin alt aşaması olan demokratik halk diktatörlüğü ya da sosyalist sistemde de eskiyle yeninin kıyasıya mücadelesi bu başlıca sınıf çatışmalarının öne çıkan göstergeleridir.
Kendini Aldatma Sanatı ( Emre Erdal)
Sanat gibi incelik ve üstün yaratıcılık gerektiren saygın bir etkinliğin, aldanma/aldatılma ve kendini kandırma gibi hiç de güzel şeyler çağrıştırmayan zihni tasarım ve edimlerle ne ilgisi var denilse yeridir. Öyle ya, toplumsal yaşamın, insan ruhunun bütün labirentlerine destursuz dalan, sorgulayan sanatın kendini ya da dışındakileri aldatma gibi misyonlarla ne işi olabilirdi?
İleri!.. Daha ileri!!! (Orhan Ünal)
Haklarını almak için gittikleri Ankara yürüyüşü dönüşü geçirdikleri trafik kazasında yaşamlarını yitiren Tahir Çetin ve Ali Faik İnter emek mücadelemizin günümüzdeki sembolleri oldular. Onların adları unutulmayacaktır. Bağımsız Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Tahir Çetin’in ve babasının alamadığı ve oğluna mücadelesini “miras” bıraktığı tazminatı için yılmadan mücadele eden Ali Faik’in mücadele hayatları yol göstericidir.
Peker’in İtiraflarının İşaret Ettiği Gerçek: Mafya, Uyuşturucu ve Kara Para Devleti!
Faşist mafya lideri Sedat Peker, çıtayı düşürse de itiraflarına devam ediyor. R.T. Erdoğan’la helalleşeceğine yönelik son video sonrası itiraflarına ara veren Sedat Peker, bir süre sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu hedefine alarak açıklamalarını sürdürdü.
Avrupa’da Alevi hareketinin çıkmazı….
Alevi toplumuna dönük bütün çirkef saldırı ve katliamların ardında her zaman siyasi bir zemin oluşturulmuştur. Toplumun en kırılgan ve toplumsal çelişkinin en hassas noktasından birini oluşturması açısından da önemlidir.
Bir halkın iftiharı: Mehmet Hayri Durmuş
Yakın tarihimize göz attığımızda, önemli birçok olayla karşılaşırız. Bunlardan biri de 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi'dir.
14 Temmuz 1789'da Paris halkı krallığın zulüm merkezine dönüşen Bastille Hapishanesi'ni basarak baskıya ve zulme karşı nasıl ayaklandıysa 14 Temmuz 1982 günü Amed Zindanı'nda Büyük Ölüm Orucu Direnişi'ni başlatan devrimciler de kimliksiz, kültürsüz ve inançsız yaşanmayacağını göstererek büyük bir direnişin öncülüğünü yaptı ve Kürt halkına büyük bir miras bıraktılar.
14 Temmuz yürüyüşü (Nubar OZANYAN )
Kuşlar nasıl ki dostlarında yankı bulsun diye ötüyorsa 14 Temmuz Ölüm Orucu direnişçileri de açlık yiyerek uyuyan bir halkın yüreğine seslendiler.
14 Temmuz’a sadece bir özgürlük eylemi ve onur direnişi olarak bakılamaz. Köleleştirilmek istenen bir halkın aydınlatılma, eğitilme ve ayağa kaldırılma eylemidir; karanlık koridorlarda, kör hücrelerde sessizliği parçalayarak herkesi özgürlüğe çağıran bir direniş davetidir. Düşenlerin yeniden ayağa kalkması, ürkenlerin cesaretlenmesi için çalınan uyanış çanıdır.