Zemherinin Kızıl Gülü

Bugün 24 Ocak 2011..
Boğazımda düğümlenmiş hüzünler..
İçimde tarifi zor duygular..
Ve dilimde 18 Mayıs 1973′te Diyarbakır işkencehanesinde ser verip sır vermeme geleneğinin önderi olarak ölümsüzleşen İbrahim Kaypakkaya’nın "Devrim için her zaman ölecekler bulunur" adlı şiirinin sözleri..
"…gider,
…gider, nice koç yiğitler gider
Senin de içinde bir oğlun varsa çok değildir,
Ey mavi gök!
Ey yağız yer bilesin ki,
Yüreğimiz kabına sığmamakta
Örsle çekiç arasında yoğrulduk
Hıncımız derya gibi kabarmakta"
Evet, tam bundan 38 yıl öncesi..
Tarih 24 Ocak 1973..
Yer Dersim’in Vartinik mezrası
O gün “uzun ince boyu, kıvırcık saçı, halkını sevmek onun tek suçu” sözleriyle türküleştirilen ve 38 yıldır dillendirilen ve bundan sonra da yıllar yılı dillendirilecek büyülü bir masal, bitmez bir destan gibi anlatılan bir yiğidin, Ali Haydar Yıldız’ın aramızdan ayrıldığı gündür..
O gün gecelerimizi aydınlatan, geleceğe ışık tutan ve ülkenin dört bir yanına ışık saçan bir yıldız kaydı orada… Zemherinin kızıl gülü soldu o gün… O gün kahramanlık destanlarının, özgürlük sevdalılarının yoldaş sıcaklığı da yaşandı orada. O gün 38 katliamında yiğitliği dilden dile dolaşan, Şahan’dan sonra Dersim’in bir başka yiğit evladı, yüreği koskocaman bir başka şahanının kızıl kanları karların üzerine düştü orada…
Neredeyse hepimizin “Ali Haydar ölmez, ağlama bacım" türküsünden bildiği Alevi ve Kürt bir ailenin çocuğu Ali Haydar Yıldız’dı o gün unutulmayacaklar ve yüzyıllarca yüreklerde yaşayacaklar olanlar kervanına katılan..
Munzur dağları asi, Munzur dağları sarp, geçit vermez zalimlere.. Hele yiğitlerini asla vermez düşmana.. Ama o gün bir başka kar boran tutmuş Dersim’in dört bir yanını.. Hain, puşt baskınlarını görmez olmuş o yüce dağlar. Düşmana geçit vermiş o vadiler, koyaklar…
O gün yoldaşlarıyla kaldıkları mezranın baskına uğraması sırasında yoldaşlarını kurtarmak için yiğitçe savaşır ve yaralanır Ali Haydar Yıldız.. Dersim’in eli ayağı tutmaz olur.. Bir başka acı çeker o yüce dağlar.. Azılı katil Fehmi Altınbilek, Ali Haydar’ı da, yoldaşlarını da yaşatmamakta kararlıdır. O’nu yaralı olarak bir Jeepin arkasına bağlar ve saatlerce karlar üzerinde sürükleyerek götürür ve o gün ölümsüzler kervanına katılır Ali Haydar..
Yiğit önder İbrahim’in can yoldaşı Ali Haydar 1953 Dersim Mazgirt doğumludur. Yoksul bir aileden gelir ve öğrencilik yıllarında devrimcilerle tanışır. O mücadeleye atıldığı ilk günden itibaren egemenlere Dersim coğrafyasının yiğit savaşçı ruhuyla karşı durur, alçak gönüllü yüreğiyle hep ön saflarda yer alır. Boyun eğmezliği, halka bağlılığı, sağlam inancı ve arkadaşları için gözünü kırpmadan can verme kararlılığı ve özverisiyle yoldaş sıcaklığına denk düşen özellikleri, eşi zor bulunur bir kişiliği barındırır Ali Haydar’da.
Ali Haydar’ın bu ülkede sürdürülen özgürlük mücadelesinin çok önemli kimliklerinden birisi olduğu gerçeğinin yeterince algılanamadığını, O’nun destansı kişiliğinin hak ettiği şekilde anılmadığını düşünüyorum..
Düşmanına korku salan, halka ve yoldaşlarına inancını, saygısını asla yitirmemiş, insani değerlerden ödün vermemiş bu özgürlük sevdalısı yiğidin acısını yüreğimin derinliklerinde hissederek anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.
Erdal YILDIRIM
24 Ocak 2011

Erdal Yıldırım
2012 yılı sonlarından itibaren sitemize yazılarıyla yeni bir soluk katan yazarımız genellikle Aleviler ve sorunları üzerine makaleler yazmaktadır.
erdalyildirim@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)
Son Haberler
Sayfalar

Hamas[1] -siyonist İsrail devleti denkleminde gazze'deki soykırım:
Açıklanan rakamlar muhtelif olsa da 7.Ekim.2023 ile 30.Mayıs.2024 tarihleri arasında, ezici çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere, toplamda 36 bin Filistinli hunharca katledilmiş durumda. Yaralı sayısının 80 bini aştığı ve keza binlerce kişinin akıbetlerinin bilinmediği söylenmekte.

Yirmi saplı ilmik (Nubar Ozanyan)
Zulmün sınırının ve çapının olmadığı, çığlığın ve yüksek sesle ağlamanın yasak olduğu topraklarda yaşıyoruz. Ermeniler, Kürtler, Aleviler geçmişte yaşadıklarının yaslarını tutmaya vakit bulamadan daha kapsamlı acıların içine itiliyorlar. Diktatörler bir yandan halkların bembeyaz barış sayfalarına zulümlerini kara kalemle yazarken diğer yandan yaptıkları kötülüklerin ve işledikleri cinayetlerin unutulması ve bir daha hatırlanmaması için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorlar. Halkların hafıza ve belleklerini silerek sahte bir tarih yazımıyla kirletiyorlar.

Emperyalizm Üzerine Notlar-3
Emperyalizm, Bağımlılık ve Eşitsiz Gelişme
Soru 3:
Türkiye Mali olarak ABD ve AB Emperyalistlerine Bağlıdır
Cevap:
Türkiye'nin mali olarak, mali olarak daha güçlü emperyalist ülkelere ihitiyaç duyduğu hatta bağımlı olduğu bir gerçektir. Ancak bu bağımlılık, bir yarı-sömürge ya da bağımlı ülke bağımlılığı gibi olmayıp, finansal olarak daha büyük olmamasıyla ilgilidir.

Bir Kez Daha: Tehlikenin Farkında mıyız?

Ermenistan’da Tavuş Hareketi Üzerine
Ermenistan Apostolik Kilisesi Tavuş İdari Başpiskopos’u Bagrad Galstanian önderliğinde başlatılan sivil itaatsizlik gösterileri, halkın yoğun katılımı ile devam ediyor. Ermenistan’a ait dört köyün, Azerbaycan’a iade edilmesi bardağı taşıran son damla oldu. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın derhal istifa etmesi isteniyor. 4 Mayıs’ta başlayan gösteriler, yol güzergahı üstünde bulunan Lori, Sevan, Geğarhunik… şehirlerinden halkın yoğun katılımı ile Yerevan’da sonlandırıldı. 26 Mayıs’ta Cumhuriyet Meydan’ında düzenlenen miting ile yüz binlere ulaştı.

“CHP’yi demokrasi cephesıne katılmaya zorlama” yaklaşımları üzerine - 2
Sol-sosyalizm adına adeta akıllara durgunluk veren yaklaşım örnekleri bu saptama ve belirlemeler. Yani sanki de CHP işbirlikçi tekelci burjuvazinin temsilcilerinden ve T.C Devleti’nin koruyucu-kollayıcı ana güçlerinden olan bir sosyal demokrat parti değil de sol, sosyalist veya halkçı bir partiymiş gibi tenkit ve değerlendirme konusu yapılıyor. Hal böyle olunca da burada kusur, varlık nedeni gereğince davranan bir sosyal demokrat partinin değil; sosyal demokrat partiye, sahip olmadığı/olamayacağı payeleri yükleyen yaklaşımların olur doğallığıyla.

İdeolojik Netlik ve Örgütlülük
Günümüzde özgür bir geleceğe doğru yapılacak her hamle, sınıf bilinçli bir duruşu ve buna uygun bir örgütlülüğü zorunlu kılar. Tüm bunlar da yoğun bir emeği ve fedakarlığı gerektirir. Sınıf bilincinden yoksun, kendiliğinden hareketlerle köklü değişimlerin-tarihsel kopuşların yaratıcısı olunamaz. Proleter ideolojiyle donanmış partilerin tarihsel misyonu tam da burada ortaya çıkıyor. Yine partisiz-örgütsüz bir duruşla özgür bir geleceğe dair hesaplar yapılmaz.

AKP-MHP FAŞİST DİKTATÖRLÜĞÜNÜN K. KÜRDİSTAN’DA FİİLİ OLARAK UYGULADIĞI, SÖMÜRGE SİYASETİDİR.
Sömürge siyasetinin en belirgin özelliği, yerel halkın iradesinin gasp edilerek, yok sayılmasıdır. Bunun yerine, sömürgeci merkezi yönetimin doğrudan kendi memurlarını oraya yönetici olarak atamasıdır. Bunun adı bir dönem OHAL Valisi, sıkıyönetim komutanı, bölge müsteşarı oluyorken; bugün de Kayyum belediye başkanı, muhtar vs. vs. oluyor.
Günümüz koşullarında sömürge veya ezilen bağımlı uluslara, azınlıklara, baskı altındaki inançlara ve ezilen cinse karşısömürge siyasetinin aldığı biçim; aleni bir şekilde, koyu faşizmden başka bir şey değildir.

Piroğlu Ecevit (Nubar Ozanyan)
Özgürlük uğruna bedeni ölüme yatırarak bir mevsim aç kalmak… Onurlu ve özgür bir yaşam için kendisine ait olan her şeyi feda etmek. Budur, özgürlük mahkumlarının hikayesi! Dünya ve ülkemizin zindan direniş tarihi buna fazlasıyla tanıktır. Amed zindanından Metris zindanına uzanan direniş tarihi fazlasıyla buna tanıktır. Kolay mı saatlere günlere aldırmadan her gün herkesin gözü önünde santim santim erimek; yaşamın nimetlerine dokunmadan açlığa yatmak… 120 günden daha fazla süren bir direnişi sürdürmek; düşünmek ve hayal etmek bile insanı ürkütüyor.

ABRÜST - leylekler getirdi kız... leylekler...
"Sol Kal Sol Yaşa"
Sol tatile gitmişken...
Toplumsal yapı da; bir an bile parlamentarizmi savunmakta vazgeçmediğini ilan eden her insan ve siyasi yapı da ağır saldırılara maruz kalıyorken...
seçimlerle siyaset yapmak istiyen devrimcilerde proletaryaların her geçen gün ağırlaşarak hissettiği solcusuzluğa karşı da proletaryanın karşısına umut olma uğruna olsa da "Sol Kal Sol Yaşa" diyerekte çıkamıyorken...
fırsatta buyken... fırsatta buyken...
yazın gitsin kız... yazın gitsin...
abrüst... falan filan...
sanat da diyin gitsin.

Zap’a bomba Colemerg’e kayyum (Nubar Ozanyan)
Türk patronlarının ve generallerinin Kürt ve emek düşmanlığı kapsamlı ve planlıdır. Sınırlı bir zaman ve belli bir dönemle sınırlı değildir. Süreğendir. Demokrasiyi gerçekte değil sözde bilir. Uygulamada değil yasalarında yazılı haliyle tanır. Ki bunu bile kaale almaz. Tarihten günümüze dek en iyi yaptığı şey işgal ve Türk olmayan halkların canını almaktır. Emek ve topraklara konmaktır. En iyi bildiği ise “Yakma-Yıkma-Çökme”dir. İkiyüzlü ve sahtekâr olduğu kadar kinci ve intikamcıdır.