Cumartesi Nisan 27, 2024

“Aliboğazı’ndan Rojava’ya direnişimiz sürüyor!”

Halk ordusu savaşçıları kısa süreli aralıklarla iki farklı alanda farklı iki ayrı direniş mevzisi olan Aliboğazı ve Rojava topraklarında büyük bir kahramanlık örneği sergilediler. Birincisi Aliboğazı ikincisi ise DAİŞ çetelerine karşı direnip savaşarak, düşmana darbe vurup mevzilerini korudular.

Aliboğazı’nda yaratılan direniş kahramanlığı aradan uzun zaman geçmeden bu kez Rojava’da, “Gentari”de yaşatıldı. Bu iki direniş halk ordusunun savaş tarihine eklenen önemli ve anlamlı tecrübe notları niteliğindedir. Halk ordusu, yaratılan direniş mevzileri üzerinde yükselerek daha ileri ve gelişkin savaş adımları atmanın zemini ve dinamizmini hazırlıyor. Her bir direniş ve savaş pratiği, bir önceki yaratılan gelişim zemini üzerinde yükselerek ilerler. Gelecekte yaratılacak direnişlere güçlü itim sağlar.

Aliboğazı, hak ordusunun, özgürlük güçlerinin, gerillanın bir direniş ve yaşam mevzisidir. Buraya yönelik saldırıda halk ordusunun savaşçıları düşmanın her türlü teknik ve sayısal üstünlüğü karşısında şehitler pahasına muazzam bir direniş ortaya koyarak mevzilerini savunup korumuştur.

Aliboğazı direnişinin yarattığı kahramanlık, devrime-halka bağlılık geleneği bu kez “Enternasyonal Özgürlük Taburu’nun” bileşeni olan halk ordusu savaşçıları tarafından Rojava’da yaşatıldı. Halk ordusunun savaşçıları Aliboğazı direnişinin esintisini ve savaş pratiğini bu kez Rojava topraklarında yaşattı. DAİŞ çetelerinin kalabalık bir gücüne karşı savaşçılar enternasyonal özgürlük güçleriyle birlikte büyük bir direniş sergileyerek saatlerce süren çatışma sonucu en az on altı çete mensubunu savaş dışına iterek, büyük bir bölümünü de etkisiz kılarak inisiyatif ve morali elinde tutmayı başarmıştır. Rojava-Gentari mevzisi, enternasyonal özgürlük güçleriyle birlikte savaşılarak savunulmuştur.

Halk ordusu savaşçılarının Rojava-Gentari direnişinde sergiledikleri pratik Aliboğazı direnişinin yarattığı ve yaşattığı iddia ve cürettir. Gökyüzüne saldırı cesaretidir. Halka ve devrime olan bağlılık yeminidir. İdeallere ve devrimci görevlere sıkı sıkıya sarılma geleneğidir. Düşmanın fiziki ve teknik üstünlüğüne karşı devrimci iradenin ortaya konmasıdır. Sergilenen kararlılık bir “uzlaşmazlık” tezidir. Emperyalizmin ve faşizmin hegemonyasına teslim olmama-zulmüne boyun eğmeme-irade ve yönetimini kabullenmeme, varlığını reddetmedir. Düşmanın ideolojisine-felsefesine-politikasına-askeri varlığına ve iradesine karşı savaş açmadır. Düşmanın sömürü ve zulme dayalı dünyasına karşı koyuş bildirgesidir. Sayısal-teknik donanım olarak ne kadar sınırlı ve zayıf olursa olsun devrimci kararlılık ve irade ortaya konulduğunda, silahlı ve örgütlü direniş sergilendiğinde düşman ve zorluklar alt üst edilir.

Aliboğaz ve Rojava-Gentari direnişlerini sadece askeri bilim-strateji-taktik–emir komuta işleyişi-inisiyatif-esneklik-planlama-koordineli hareket etme boyutları temelinde ele alıp değerlendirmemek gerekir. Bundan daha önemli ve tayin edici olan her şeye olduğu gibi askeri harekete de yön veren ideolojik temeldir. İki zıt askeri gücün, çatışma ve savaşımına yön veren, birbirine zıt iki farklı ideolojinin gerçekliğidir. İki zıt sınıfın amacı, hedefi, iradesi, kararlılığı ve insanın savaşımıdır. Savaşı sadece askeri sahada birbirini alt etmek yok etmek isteyen iki askeri gücün savaşımı-çarpışması olarak algılamamak gerekir. Savaş aynı zamanda iki zıt ideolojinin, politikanın, amacın savaşımı ve bir birini alt etme mücadelesidir. Birbiri üzerinde üstünlük sağlama pratiğidir. Hangi sınıf, hangi ideoloji, hangi irade ve kararlık birbiri üzerinde üstünlük sağlayacaktır? Kim kazanacak? Kim alt edilip yok olacaktır?

Birlikte savaşma kararlılığı…

Aliboğazı-Rojava direnişinde kazanan proletarya ve ezilen mazlum halklardır. Rojava-Gentari’de kazanan enternasyonal devrimci dayanışmadır. Kazanan omuz omuza birlikte yoldaşça-kardeşçe savaşan farklı devrimci örgütlerin birleşik iradesi, gücü ve dayanışmasıdır. Ortaya koydukları savaş ve direniş kararlılığıdır. Rojava’da direnme savaşı aynı zamanda güçlü devrimci dayanışmayı, kardeşliği, yoldaşlığı ve enternasyonalizmin birlik ruhunu da yaratmaktadır. Onun zorunluluğunu, bilincini, olmazsa olmazlığını dokumaktadır. Aynı amaç ve hedef için silahlı mücadele ve direniş zemininde bir araya gelindiğinde yaratılmayacak, yapılamayacak, kazanılamayacak hiçbir şeyin olamayacağını göstermektedir. Enternasyonalizmin-direniş ve eylem birliğinin-birlikte ortak hareket etme, yürüme ve ilerlemenin devrimci örneklerini göstermektedir. Dayanışmanın pratiklerini sergilemektedir. Yaklaşık iki yıla yakın bir zamandır yaratılan ve yürüyen enternasyonal özgürlük taburu “birlik-mücadele-daha ileri birlik” ilkesiyle hareket etmektedir. Kürt-Arap-Türk-İspanyol-Yunan-Fransız-Kanadalı-Süryani-Ermeni-Çeçen- Türkmen vb.lerinin ortak mücadele geleneğini yaratan bu direniş, sadece birlikte nasıl savaşılabileceğini değil aynı zamanda farklılıklara ve özgünlüklere karşın birlikte nasıl yürüneceğini, ortaya çıkan ve çıkabilecek sorunların nasıl çözülebileceğini de göstermekte ve öğretmektedir.

Her devrimci Aliboğazı ve Rojava-Gentari direnişine bakarak ideolojik duruşunu-tavır ve tutumunu-yönünü belirlemelidir. Yaşamını-alışkanlıklarını-konumlanmasını-mevzilenmesini-hareket tarzını-görev ve sorumluluk karşısındaki pratiğini yeniden ve yeniden düzenlemek-örgütlemek-devrimcileştirmek gibi ciddi bir görevle karşı karşıyadır. Direnişin-savaşın-demokratik halk devrimin yolu mu tercih edilecektir? Yoksa pasifizmin-reformizmin-düzen içi yaşam ve duruşun yolu mu tercih edilecektir?

Aliboğazı-Rojava-Gentari direnişi bir uzlaşmazlık felsefesidir!

Devrim iddiası ve amacı taşıyan her devrimci hiçbir tereddüde düşmeden ve kararsızlığa yer vermeden, hiçbir küçük çıkara değer biçmeden kendisini uzlaşmazlık ilkesi temelinde sorgulamalıdır. Sınıf düşmanları-ideolojisi-felsefesi-alışkanlık ve yaşamı karşısında uzlaşmazlık temelinde kendini sorgulamalı-eleştirmeli-hesaplaşmalı-çatışmalı yeniden kendini sınayacak güçlü devrimci pratiklere atılmalıdır. Nitelikli-köklü devrimci bir kopuş ve sıçrama yaşamalıdır. Ciddi bir uyanışa, silkinip ayağa kalkmaya ve devrimci görevlere sıkı sıkı sarılmaya ihtiyaç vardır. Aliboğazı-Rojava direnişleri bir savaş çağrısıdır. Her devrimci kendisini bu savaş ve direniş çağrısının bir öznesi-adayı olmak için ideolojik-psikolojik olarak hazırlamalıdır.

Elbette herkes kendisine yakışır yolu tercih edecektir. Ancak sınıf bilinçli proleterler-proleter devrimciler-Partizanlar kendilerine yakışır yol olan Aliboğazı-Rojava direnişinin çizdiği savaş yolunu çoktan seçmiştir. Aliboğazı şehitlerinin çağrısını çoktan savaş çağrısı olarak kabul etmiştir.  Ve bu yolda yürümeyi bir görev olarak kabul etmiştir. Bu yol en ileri direniş yoludur. Bu yol, sınıf savaşımları ve devrimler tarihi boyunca denenmiş ispatlanmış özgürlüğü ve kurtuluşu yakınlaştıran en güvenilir en sağlam devrimci yoldur.

Rojava’dan bir Partizan

45735

NEDEN KAYPAKKAYA

“Kemalist diktatörlük, Türk şovenizmini körüklemeye girişti! Tarihi yeni baştan kaleme alarak, bütün milletlerin Türk’lerden türediği şeklinde ırkçı ve faşist teoriyi piyasaya sürdü. Diğer azınlık milliyetlerin tarihini, kitaplardan tamamen sildi. Bütün dillerin Türkçeden doğduğu şeklindeki “Güneş Dil Teorisi” safsatasını yaydı. “Bir Türk dünyaya bedeldir!”, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” cinsinden şovenist sloganları ülkenin her köşesine, okullara, dairelere, her yere yaydı.

KÜRTLER TARIH YAZIYOR!

 

KÜRTLER TARİH YAZIYOR!

Kürdistan halkı kendi tarihini kendisi yazıyor.

Kürdistan Ulusal Özgürlükçü Hareketi, kendi öz gücüyle T.C. devletine her alanda darbe vurarak ilerlemeye devam ediyor. Kürdistan Özgürlükçü Hareketi Artık gerilla savaşı dönemini aşmış, stratejik denge savaş sürecini yakalamıştır.

Türkiye Devrimci Hareketi tarafından Batı’da ikinci bir cephe açılamadığından dolayı Kürt Özgürlük Hareketi stratejik denge aşamasına ağır bedeller ödeyerek mücadelesini sürdürmektedir.

NEWROZ ATEŞİ!

 

Zalimin zulmüne başkaldırının günüdür Newroz. Ortadoğu halklarının zafer ve özgürlük ateşini yaktıkları gün. Modern Dehak’lara karşı mücadelenin boyutlandığı, halkların emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşlarınıyükselttikleri gün.

İntifalara, serhıldanlara esin kaynağı olan Newroz ateşi binlerce yıl önce yakıldı. Zalim Dehak’ın sarayından yükselen Newroz ateşi, o günden bu yana her 21 Mart’ta daha da bir gür yanıyor.

"EYLÜL KOKUSU" VE ADIL OKAY

 

Kaç Kişi Kaldık?" sorusu ile postmodernizmden malûl "yenik ruh hâline", "Hayır" diyen Adil Okay, yaşadığı tarihin umutlarını bizimle paylaşırken, Can Baba'nın yolunda, İbni Haldun'un uyarısını unutmamacasına ilerliyor...

Okay'ın "uzun yürüyüşü"nde "düş kırıklıkları", "yenilgi", "aşk", "sürgün" ve "yitirilenler"; ya da başkaldıran insana ait her şey var! Ama yılgınlık, vazgeçiş, tövbe yok... İnsan(lık)tan umudunu kesememiş Okay; bunun için de heybesinde dizeleri ile hâlâ yollarda...

AYDIN(LAR) VE AYDINIMSI(LAR)[*]

 

“Alev, başka şeyleri aydınlattığı

kadar aydınlatmaz kendini.”[1]

Dört yanın “aydınımsı(lar)” diye ifade edilebilecek bir yabancılaşma/ deformasyon tarafından kuşatıldığı kesitte, Demba Moussa Dembélé’nin, ‘Samir Amin: Ezilen Hakların Sömürülen Sınıfların Organik Aydınları’[2] başlıklı yapıtı, “dünya aydın bakışı”nın yanıtı gibidir sanki…

KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK

 

ŞOVEN GERİCİLİK DALGASINA KARŞI KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK VE ANLATMAK[1]

"Çocukluk saflığını kaybetmeyen

insana büyük insan denir."[2]

 

I) İbrahim Kaypakkaya'dan söz etmek; Onu anlamak ve anlatmak kolay bir şey değil; hatta çok zor; öncelikle bunun altını çizerek başlayayım konuşmama...

Önce bir soru: İbrahim Kaypakkaya öldü mü? İçinizde buna "Evet" diyen var mı? Olduğunu zannetmiyorum; ama varsa ne yazık...

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -3

 

Kolombiya’da Gerilla Örgütleri: ELN,  ELP ve M-19

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -2

 

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP* -1

 

“Ya bedel ödeyerek özgürlüğü fethedeceksin,ya da onsuz yaşamaya razı olacaksın” Jose Marti

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

 

HAVUÇ AYDINLAR (MAYALARIN ANISINA)

 

Burjuvazi, kendi sistemini “ilerici” ve insanlığın sahip olabileceği “en iyi toplumsal sistem” olarak tanıtmaya devam ediyor ve bu sistemi savunanları, bu sistemin sürdürülmesinin teorisini yapanları da toplumun karşısına “aydın” olarak çıkarıyor. Elindeki devletin baskı gücünü ve üretim araçlarına sahip olmanın getirdiği tüm avantajları kullanarak;  burjuva ideolojik manipüle araçlarını her saniye, her saat topluma empoze ediyor.

Sayfalar