Pazar Haziran 2, 2024

“Eski” olan Nubar Yoldaş değil, darbecilerin ikiyüzlülüğüdür-İsmail ORAL / ROJAVA

Nubar Ozanyan yoldaşımızın Rojava devrimi sürecinde şehit düşmesinin, Dünya emekçi halklarında ve Devrimci örgütlerinde yarattığı duygu,düşünce ve anlam etkileri, bilincimize, yüreğimize nakış nakış işliyor...

Nubar yoldaşımızın, bizler/yoldaşları tarafından anlatılması,hiç kuşkusuz daha içkin özelliklerine vakıf olunması açısından önemlidir, elzemdir. Ancak netice itibarı ile halihazırda buna ihtiyaç kalmadı. Zira Enternasyonal savaş cephelerinde, omuz omuza savaştığı, siper yoldaşlarının anlatımı, bizlere, Nubar yoldaşımızı ifade edecek söz hakkı bırakmadı.

Bu arada bizler, Rojava’da Nubar yoldaşın cenaze merasim hazırlıklarını hakkı ile ifa edebilmek için koşturuyorken ve gelen taziyeleri kabul ediyorken sözüm ona Partimizi temsil iddiasında olanlar yüz kızartıcı, Nubar yoldaşa dair açıklamada bulundular.Görünürde, Nubar yoldaşımız için taziye yazısı kaleme alınmış gibi bir orta ayar giriş ile birlikte asıl niyetlerini yazılarının sonunda ifşa edivermişler efendiler.

“MLM PARTİZAN” isimli web sayfalarının 16 Ağustos 2017 tarihli gündeminde Nubar yoldaşımız için kaleme alınmış itiraf ve iftira beyanatının esasını ifade eden paragrafı olduğu gibi aktarıyoruz.

“Nubar Ozanyan şehit düştüğünde partimizle ilişiği kesilmiş, kendi belirlediği tercih doğrultusunda devrimci faaliyetini yürütme kararı almıştır. Partimiz açısından zorlu sancılı ve ağır bedeller içeren ideolojik-politik hastalıklardan mustarip bir tutumun ve anlayışın parçası olmuştur. Ancak ezilenlerin saflarında, onların acısını ve öfkesini devrimcilik ekseninde yürütme kararlığını sürdürmüştür. Devrimci mücadelesini parti saflarını terk ederek yürütmeyi tercih etmiştir. Bu duruşu ve konumlanışı ile partimiz nezdinde devrim şehiti olarak anılacak ve sahiplenecektir.

Partimiz kültürü ve anlayışı; saflarını terk etse de silah elde devrim mücadelesi için savaşan şahsiyetlerin ideolojik-politik gerçekliklerini bilerek ve mahkum ederek ancak devrim saflarındaki yerini ve konumlanışına saygı duyarak ele alan bir tutuma sahiptir. Parti tarihimizdeki ayrılıklar ve ayrışmalara bakıldığında, bu yaklaşım kendini gösterir. Nubar Ozanyan’ı da bu gerçekliği ile ele alıyoruz ve partimizin bu tür durumlardaki anlayışı doğrultusunda devrim şehiti olarak ilan ediyoruz...”

1. Nubar Ozanyan ya da hiçbir parti üyesinin, üyeliğini ve üyelikten doğan haklarını gasp edebilecek bir hukuka sahip değilsiniz. Zira 10 yıldır gerçekleştirilmemesi için elinizden geleni ardınıza koymadığınız Parti Konferansı nedeni ile ve büyük çoğunluğu emperyalist devletlerin TC ile işbirliği neticesinde engelenen Parti MK’den arta kalan iki kişilik sayı ile böyle bir hakkınız ve yetkiniz çoktan nihayete ermiştir. PMK hukukunuz yoktur. Kadüksünüz.

2. “Partimiz açısından zorlu sancılı ve ağır bedeller içeren ideolojik-politik hastalıklardan mustarip bir tutumun ve anlayışın parçası olmuştur...” ithamınız ile esasen kendi gerçekliğinizi itiraf ve ifşa etmiş oluyorsunuz.

Zira Nubar Ozanyan yoldaşımıza Ortadoğu bölgesinde, savaşın göbeğinde faaliyet görevini veren, engelenen PMK’dır. Açık Parti Tüzüğü darında, Gayrı-Meşruluğun gramajı ile sahte imzanın sahibi olan sizler değilsiniz.

Hiç kuşkusuz şu utanç verici yazıyı ve ithamları kaleme alan, Avrupa’ya karargah kurup, ülkenin ve Ortadoğu’nun savaş alanlarından kendini uzak tutup, mülteciliğin konformizm eksenli rehavetinde yan gelip yan yatan, kişisel güvenliğinin,rahatın, rehavetin riyakar halet-i ruhiyesi ile dogmatizmin, özünde Kemalizmin ete kemiğe büründüğü sizlerden, Partimizin “Savaş, savaşılarak öğrenilir.Komutan,ateşin ve barutun içinde, savaşın göbeğinde, çatışmaların ortasında komutandır.” praksistini beklemek, değil saflık, direkt budalılık olur.

Partimizin üyesi, Ordumuz TİKKO’nun Rojava komutanı Nubar Ozanyan’ın naaşı henüz toprağa bile verilmeden, O’nun ardından bu çirkin saldırınız, gerçek künyenizi ortaya seriveriyor.

Halkımız “ölenin ardından konuşulmaz” geleneğine sonuna kadar bağlıdır. Hal böyle iken, ne parti etiğimizde ne de devrimci geleneğin etiğinde sizin şu yalanlar ile bezeli çirkin tutumunuza ne halkımız, ne de parti güçlerimiz prim tanımaz,tanımıyor, tanımayacaktır !

Önderimiz İbrahim KAYPAKKAYA’nın gerçek ardılı, Partimiz TKP/ML’nin muammasız, şaibesiz üyesi ve ordumuz TİKKO’nun kahraman komutanlarından birisi, yaşamı, mücadelesi ve savaşı ile Nubar OZANYAN yoldaşımızdır !

O ne Partisi için ne de yoldaşları için tek kelime kem söz etmedi!

O, boş sözlerin, sırça köşklerin efendisi değil, eylemin ve yoksulluğun militanı, ezilen tüm mazlum halkların fedaisi idi !

O, Dünya’nın dört bir tarafında, Partili bir sıra neferi idi !

O, Dünya’nın dört bir coğrafyasında savaşın alevinin içinde en önde bir Komutan idi !

Biliyoruz, yaşasa, hadsizlere yanıtımıza bile üzülür, o katliamların kahır ve acı yükü ile yoğrulmuş insan güzeli gözleri ile hüznün ve arılığın sessiz yorumu ile kınardı bizleri...

Artık kelimeler kifayetsiz...

Susun !

İsmail ORAL / ROJAVA 

 

42908

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Türkiye Marksist Leninist Gençlik Birliği Merkez Komitesi (TMLGB MK)

45 yıllık tarihimizde bayraklaşanlar meşalemiz, partimiz umudumuzdur!

Rojava’dan TİKKO kadın savaşçısı Sefagül Aslan,

Eller cepte devrim mücadelesi verilemez!

TKP/ML TİKKO Rojava Komutanlığı;“Daima iyi, daima fazla, daima daha yüksek ve daima daha ileri…”

“Umudun adı: 72 Nisan Güneşi!”

TKP/ML-GYDK ;Ateş altında geçen 45 yıl! Dünya Proletaryasının Türkiye Taburu Partimiz TKP/ML'ye San ve Şeref olsun!

24 Nisan 1972 Partimiz TKP/ML'nin kuruluş tarihidir. Sınıfı devrimci Marksizm'le yani devrimci Maoizm'le buluşturmanın da nirengi noktasıdır 1972 Nisanı.

Erdoğan'ın Alnındaki Kara leke

Tüm dünyanın gözleri önünde hile,entrika,şantaş,manipülasyon ile yapılan 16 Nisan Referandumunda Erdoğan diktatörlüğünü ilan etti.Bu,bugüne kadar yapılan ne ilk,ne de son şaibeli oylama olmuştur.Osmanlı'dan günümüze devam eden saray oyunları,bugün de en iyi şekilde referandumda kendisini göstermiştir.Son kullanma tarihi dolmuş diktatörlüğün,çöpe atılması zamanı gelmişken vadesini uzatmak için,elindeki bütün imkan ve olanakları kullanarak iktidarı teslim etmek niyetinde değildir.İlericiler ile gericiler,Laik ile anti-laik,demokrasi ile hanedanlık,insan hakları ile şeriat kanunlarının yani to

Tek Adam Diktatörlüğü Nereye Kadar?

16 Nisan “18 Maddelik Anayasa Değişikliği Referandumu”nun sonuçları üzerine detaylı bir analize gitmek biraz erken olmasına karşın, kısa bir analiz yapılabilir. 16 Nisan öncesi “HAYIR” yoktu, ama şimdi, AKP faşzminin karşısında büyük bir “HAYIR” var. Bu küçümsenmeyecek bir gelişmedir. Elbette, bu %50 HAYIR'ın bütünsel ve nitelikli bir anti-faşizm olmadığını da unutmadan... Buradan başlayabiliriz.

İki çizgi mücadelesine EVET, tasfiyeciliğe HAYIR!

Sınıflı toplumlar ortaya çıktığından beri beraberinde sınıf çelişkileri ve sınıf mücadeleleri de oluşmuştur. Tarihsel olarak her değişik toplumda sınıflar ve sınıf mücadeleleri farklı minvaller izlemiştir. Kapitalizm ve emperyalizm çağında uluslararası alanda sınıf mücadelesine damgasını vuran temel çelişki -ara sınıflar dışında- burjuvazi ile proletarya arasındaki saflaşmadır. Bunun sonucu burjuvazi ve diğer gerici sınıflara karşı ezilen, sömürülen ve tahakküm altındaki sınıfların en ileri kesimini proletarya oluşturur.

Halk saflarındaki çelişmeleri ele almadaki hastalıklı bakış açısı, aczin ve ahlaki kokuşmuşluğun devrimci saflardaki izdüşümü olarak ŞİDDET!

Türkiye devrimci hareketinin tarihi, bu başlığı doğrulayan örneklerle dopdoludur. Olayları ve sonuçlarını tarihin büyük terazisinde ölçmek yerine düşünce darlığı üzerinden ele almak, devrimci saflardaki çelişmeleri çözmede ikna ve          demokratik yöntemi kullanmak yerine zorbalığı işe koşmak, devrimci saflardaki hastalıklı bir bakış açısının dışa vurumudur, kendisine devrimciyim diyenler için utanç ve devrimci sorumlulukların bittiği duraktır. Bu konumlanış, Maoizm tabelası “altında” duranlar için yozlaşma ve dejenerasyon halidir.

Referandumda doğru tavır nedir? Neden HAYIR?

Referanduma az bir zaman kalmış olmasına rağmen devrimci saflarda doğru tavrın ne olacağı üzerine tartışmalar var. Komünistlerin içinde de bu konuda tartışmalar canlılığını koruyor.

Zindanlar direnişte ses ver

Bugün Süresiz Açlık Grevinin 58. günü...

T.C. nin  hapishanelerinde eksik olmayan eylem biçimi  Açlık Grevi bugün 58. gününü tamamladı.Ve bu Açlık Grevindeki insanlarımız ' eşiği aşma ' sınırındalar.

Yani yaşam için geriye dönüşün eşiğindeler...

T.C. hapishanelerinde bir süre de olsa kalanlar -özellikle de 12 eylül ve devamındaki süreçte- yaşadıklarından dolayı iyi bilirler 60 lı günlerde geriye-yaşama dönüşün ne denli sancılı,sıkıntılı olduğunu..

Soslandırılmış başkanlığa da geleceksizleştirme saldırılarına da H-A-Y-I-R

“Referandum sürecinde en çok durmam gereken şey 18 yaş meselesidir. Seçme hakkı olan yaş grubuna seçilme hakkını da vermek en büyük reformdur. Bu bizim gençlerimize ufuk getirecek!”

Bu sözler Pakistan dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamada bulunan R. T. Erdoğan’a ait. 16 Nisan referandumunda oylanacak olan ve var olan faşist sistemi daha da boyutlandıracak anayasa değişikliğinin gençlere getireceği “en büyük reform” buymuş. Artık 18 yaşında meclise seçilebilecekmişiz!

Sayfalar