Perşembe Mayıs 2, 2024

Ne Macron Ne Le Pen

Fransa’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu sona erdi. İkinci tur Macron ve Le Pen arasında geçecek.
Anketler, zaten çok uzun zamandır Marine Le Pen’in ikinci tura kalacağını söylüyordu. Macron ise Sosyalist Parti’deki dağınıklık sayesinde ikinci tura kaldı.
Süreçte herkes, solcu cumhurbaşkanı aday adaylarına dair şakalara tanıklık etti. Benoît Hamon’un seçilmesi sonrası birçok solcu, Manuel Valls önderliğinde gemiyi terk etti ve böyle birine güven duyabileceklerini ortaya koydular.

İlk turda Sosyalist Parti iflas etti. Hatta öyle ki parti, kampanya masraflarını kıt kanaat karşılayabilecek bir sonuca ulaştı.Fillon’un kampanyasını dinamitleyen bir dizi skandal, süreci onun aleyhine çevirdi. Böylelikle Macron, at koşturabileceği bir alan buldu kendisine.

Macron Bizim Sınıfımız İçin Ne İfade Ediyor?

Ne Cumhuriyetçiler ne de Sosyalist Parti ikinci tura kaldı, esasında hiçbir şey değişmedi.
Eğer Macron, Sosyalist Parti’de olmasaydı, burjuva medyanın takdim etmekten hoşlandığı yeni veya farklı bir siyasetçi olamazdı.
Onun Holland hükümetinde ekonomi bakanlığı yapmış olması, bize karakteri hakkında çok şey söylüyor. Holland döneminde işçi sınıfına ve halka karşı bir yığın saldırı gerçekleştirildi (Sorumluluk Anlaşması, ANI-Ulusal Mesleklerarası Anlaşma, Macron Kanunu ve İş Kanunu). Macron’a göre, ciddi tepkilere yol açan iş kanunu (El Khomri Kanunu) yeterli değil, on tane daha kanun çıkartılmalı!

Burada Fillon’un ilân ettiği, topluma karşı yürütülecek yıldırım harbinden başka bir şey önerilmiyor.Tartışmalar, toplantılar ve mülâkatlar esnasında Macron, programının özünü ifşa etmeme konusunda azami bir dikkat gösterdi.Macron, ne pahasına olursa olsun, sadece boş formüller önerip durdu. Farklı görünmeye çalışsa da bu farklılık sadece görünüşteydi. O siyaseten ham ve taze olduğunu söyleyip durdu, ısrarla genç olduğundan bahsetti.Derine indiğimizde onun halka karşı savaşa hazırlandığını anlıyoruz. Holland’ın beş yıllık iktidarı sonrası ikinci döneme hazırlanıyor. Yerel hükümetlerden 10, devletten 25, toplumsal sahadan 25 milyar avroyu bulan bir tasarrufu öngördüğünü söylüyor.
İş kanunundan çıkartılan tazminatla ilgili tavan değer yeniden masaya getirildi. Macron, işsizlik yardımını düşürmek istiyor.Diğer yandan cumhurbaşkanı adayı, Fransa’nın emperyalist ve işgalci gücünü artırmak istiyor. Holland’ın isteği üzerine savunma bütçesinin GSMH içerisindeki payını yüzde iki artırmak niyetinde, ayrıca bir aylık zorunlu askerliği gündeme getirecek.Sistem dışı bir isimmiş gibi takdim edilen Macron, aşina olduğumuz bir siyasetçi.Süreç içerisinde Bayrou ve Valls’in destekçilerinin ödüllendirileceğine hiç şüphe yok.

Kapitalist Sistemde Faşizmin Yükselişi

Marine Le Pen’in ikinci turda seçilmesi zayıf bir ihtimal olsa da faşizmin yükseliş eğiliminin yeni hükümetin kurulacağı dönemde daha da hızlanacağını görmek gerek.Ulusal Cephe, politik hayat içerisinde belirli bir istikrara kavuştu, kampanyası dâhilinde belirlediği konu başlıklarının gündemi belirlemesini sağladı. Artık bu partinin son seçimlerde alt edilmesi ve belirli bir seçmen kitlesine kavuşmasına mani olunması pek mümkün değil.Macron, sadece faşizmin bu yükseliş eğilimini pekiştirmeye yarayacak.Finans kapitalin temsilcisi olarak Macron, sadece kapitalizmin krizinin yükünü işçilerin sırtına yüklemek dışında bir şey yapmayacak.Ulusal Cephe, “küreselci” Macron’a karşı korumacı politikayı önererek nüfuzunu artıracak ve işçi sınıfını bölmeye devam edecek.


Macron adına dağıtılmış bir bildirinin faşizmin yükselişini durdurması mümkün değil.Faşizmi durduracak tek şey, oluşturulacak bir cephe, geniş kitlelerin, emekçi mahallelerin ve işyerlerinin örgütlenmesi, ırkçılığa ve cinsiyetçiliğe karşı tüm işçiler arasında yapılacak çalışma, burjuvazi ve devletine karşı devrimci mücadelenin kavuşacağı net stratejik çizgidir.Faşizm, ayrıca dünyanın tüm mazlum işçileri ve halkları, bilhassa Fransız emperyalizminin zulmettiği halklarla kurulan uluslararası dayanışma ile durdurulabilir.

Partimizi Güçlendirelim, Kavgaya Hazırlanalım!


Cumhurbaşkanlığı seçimlerine karşı halkı seferber etmeye mecburuz.Dayanışma, oy sandıklarında değil, sokakta inşa edilir. Hepimizin beklediği, iktidar karşıtı gerçek güç, ancak bu sayede teşkil edilebilir. Önümüzdeki beş yıllık dönemde yoğunlaşacak mücadelelere şimdiden hazırlanmak gerekmektedir.
Proletarya, faşizmin yardımına başvurmaya hazırlanan, saldırgan emperyalist burjuvaziye karşı mücadeleyi kazanmak için partinin genelkurmaylığına ihtiyaç duymaktadır. Sosyalist devrime doğru ilerlemek için MKP’nin pekiştirilmesi, güçlendirilmesi gerekmektedir. Faşizme doğru ilerleyişi bir tek sosyalist devrim durdurabilir. Kapitalist sistemin doğasından kaynaklanan çelişkileri ve yol açtığı krizleri bir tek o çözüme kavuşturabilir.
Burjuvazinin seçimine karşı devrimci boykot yolunu açmak için sınıfın birliğini devrimci temelde geliştirmek amacıyla 1 Mayıs boyunca çalışmalar yürüteceğiz.


Ne Macron, ne Le Pen, seçimleri boykot et!


Nerede zulüm varsa, orada direniş vardır!


Proletaryayı emek karşıtı tedbirlere ve faşizmin yükselişine karşı örgütleyelim!


Fransa Maoist Komünist Partisi

41277

Şiirin Şairleri, Şairlerin Şiiri -

“Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına”[1]

“Herkes gider, şiir kalır,” der İbrahim Tenekeci.Doğrudur; öyledir…

Şiirin tarihi şaire doğru akarken; “Şiir kelime kaynar. Bir kazandır, dumanlar tüter içinden,” der Ahmet İnam…

İnsan ruhunun ve yaşamın derinliklerine nüfuz eden şiir ölmez, öldürülemez; çünkü ölümsüzdür…

Hayır; ‘Buz’[2] başlıklı yapıtı ile ‘2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’ne değer görülen Osman Özçakar’ın, “Şiir biraz da sözcüklerle manipülasyon yapma işidir,” tespitine katılmak mümkün değil.

Yeni Süreçte Bize Düşen Görevler/ Hasan Aksu

 

Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir

 
 
Dine Savas Acmak Dini Guclendirir; Ama Dinle Uzlasmak Da Dini Guclendirir; Din Sinif Mucadelesindeki Rolune Gore Ele Alinir!
Herseyleri yalan, demogoji, carpitma, sahtekarlik...

Alevi Açılımı mı, İzzettin'in Hançeri mi ?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okyanus ötesinde ikamet eden Fethullah Gülen hocayla ve Alevi toplumunun her dönem sisteme yedeklenmesi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerle kimlik mücadelesinden uzaklaştırılması için gönüllü olarak çalışan İzzettin Doğan’ın son asimilasyon projesi çalışması netleşmeye başladı.

 

İtiraz ahlaki[*]

 

“İnsanlarda eksik olan

güç değil iradedir.”[1]

 

Zor, ancak zor olduğu kadar da güzel ve umutlu günlerden geçiyoruz.

İnsan olma hâli(miz), bir kere daha sınanıyor.

Devletin Sokak Çeteleri Mafyanın Ortak Organizasyonuna Karşı Devrimci Tavır Ne Olmalıdır! HASAN AKSU.

Bu gerçeklik bugüne has bir karşı devrimci bir organizasyon değil. Devletin başında olanların derin organizasyonudur ve de süreklilik göstermektedir.

Bu Dünya Komünizmi de Yaşayacaktır!

 

Ekim Devrimi’nin 96. Yılını Kutlarken!...

Sınıf bilinçli bir devrimcinin,
her zaman devrim beklemesi,
onun düşünce ve eylem
diyalektiğinin bir gereğidir

ÇIRILÇIPLAĞIM SOKAK ORTASINDA UTANIYORUM!

Yoksullar için bir cehenneme dönüşen dünyanın şu utançlı haline bir bakın! İçinde çocuk ve kadınların da olduğu yüzlerce kaçak göçmen bindikleri tekne alabora olunca, İtalya'nın Lampedusa Adası açıklarında denizin zifiri karanlığında kaybolup gittiler.

         Dünyayı aralarında ülke ülke parselleyen kudretlilerin para havuzları dolarlarla dolup dolup taşarken, yoksulluk mengenesindeki bu insanlar bir lokma ekmek için bin bir umutla yollara düşmüş, bilmeden ölüme koşmuşlardı.

Aşk ve Sanatın hayatı yani Gezi, Kızılay, Gündoğdu, vd’leri 1

“İyi ki hatırlattın

Başkaldırı diye bir şey var

İsa’dan beri insanı güzelleştiren

Şimdi daha güzel her şey

Daha insan herkes.”[2]

 

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

GÖZLERİMİ DAĞLADILAR WAYE, ATEŞLERDE YAKILDIM ANNEY!
 Ben BEHZAT FİRİK:  Tabi beni çoğunuz tanımazsınız, çok azınız beni tanır. 12 Eylül 1981’in 10 Ekim’inde,  karanlığın dağılmaya yüz tuttuğu bir fecir vakti, Dersim’de Ovacık’ın Dere Karedesi’nde yani köyümde ağabeyimle birlikte Kayseri komando tugayınca yaka paça gözaltına alındık.    Operasyon timinin başında “Kulaksız Yüzbaşı” lakaplı Aytekin İçmez vardı. Biliyorum hala beni tanımadınız, ne demek istediğimi hala anlayamadınız, tanıyamadınız beni.

Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’

Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği  ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı.  Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında,  Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.

Sayfalar