Cumartesi Kasım 30, 2024

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

Bir devrim yapmalıyız: Bütün savaşları ortadan kaldırmak için!

Emperyalist ve gerici savaşlar birbirini kovalıyor. 21. yüzyılın daha şafağında Afganistan, Irak, Suriye, Kürdistan, Yemen, Ukrayna derken, İki büyük emperyalist haydut kamp arasına sıkışmış Filistin halkı boğazlanıyor. Bütün emperyalistler, tasmalarından boşanmışcasına, dünyayı yeniden aralarında paylaşmak için savaşa hazırlanıyorlar. İşçi sınıfı ve emekçilerin tüm birikimlerini ellerinden alıp silahlanmaya harcıyorlar. Kitlelerin sesini boğmak ve olası ayaklanmaları bastırmak için faşizan yasaları birer birer uygulamaya sokarken, demokratik hak ve özgürlükleri zorla gasp ediyorlar. Birbirlerini atom bombasıyla tehdit ediyorlar. Uluslararası proletaryanın büyük öğretmenlerinden Lenin demişti; “soygun düzeninde, emperyalistlerin kaçınılmaz en temel bölüşüm seçeneği emperyalist savaştır!”

İnsanlığı ve Doğayı kurtarmak ve korumak için acilen bir devrim yapmalıyız!

Emperyalist-kapitalist sistem, doğayı ve insanlığı yok ediyor. Doğanın ekolojik dengesi geri dönüşümsüz bir şekilde tahrip olmuştur. Çevre felaketi emperyalist sistemin felaketiyle birlikte derinleşiyor. Tüm canlıların ve insanlığın varlığı tehdit altındadır.

Yaşam hakkımızı korumak için bir devrim yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi gerçek yüzünü bütün çıplaklığıyla göstermeye başladı. Çok sözünü ettikleri burjuva “demokrasi”si, “insan hakları” vb. gibi kavramlar artık onlara her yönüyle lüks geliyor. Emperyalistlerin yarattıkları yıkım ve tahribat nedeniyle, yerini yurdunu terk etmek zorunda kalan emekçilerin, “demokrasi nümünesi” AB'nin dikenli tel örgüleri ve ölüm denizlerinde yaşamları son buluyor. Ve hazırlandıkları 3. emperyalist paylaşım savaşında atom bombasını kullanmanın hazırlığını yapıyorlar.

Bir devrim yapmalıyız, halklar öldürülmesin, soykırımlar son bulsun diye!

Dünyanın en mazlum halkları arasında olan Filistinliler ve Kürtler katlediliyor. Filistin halkı bütün ABD ve Batılı emperyalistlerin emri ve desteği ile siyonist İsrail emperyalist devleti tarafından yok ediliyor. Gazze'de soykırım yapılıyor. Binlerce Filistinli, bütün dünyanın gözleri önünde vahşice öldürülüyor. Emperyalist Türk devleti, Rojva'nın tüm alt yapılarını bombalayarak yok ediyor. Afrika kıtasının halkları emperyalist tekellerin çıkarları uğruna birbirine kırdırılırken, açlık ve yoksulluğa mahkum ediliyor.

Sınıfları, sınırları ve sömürüyü ortadan kaldırmak için bir devrim yapmalıyız!

Sermaye büydükçe işçi sınıfı ve tüm emekçiler daha fazla yoksullaşıyor, daha fazla acı ve zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Emperyalist burjuvazi, Uluslar arası işçi sınıfı ve ezilen halkların birliğini bozmak için milliyetçi ve faşist argümanları kullanarak, burjuvazinin ücretli sömürü sistemini gizlemeye ve aşırı sömürü üzerine kurulu kendi kanlı diktatörlüklerini sürdürmeye çalışıyorlar.

Fazla gecikmeden emperyalist-kapitalist sistemi yıkıp sosyalizmi kurmalıyız!

Doğayı ve insanlığı kurtarmak, sömürü ve sınıfları ortadan kaldırmak, silahlanmaya ve savaşlara son vermek ve insanın doğa ile uyumlu yaşamaları için, acilen sosyalizme ihtiyacımız var. Emperyalist kapitalist sistem kendiliğinden yıkılmayacaktır. Buna karşı, bütün ülkelerin işçi sınıfı ve ezilen halkları emperyalist-kapitalist sisteme karşı ayağa kalkarak, kendi sistemleri sosyalizm için mücadele etmelidirler.

Bütün bu nedenlerle; Özak Tekstil işçilerinin ve daha onlarca işçi direnişlerini, burjuvaziden ikitdarı almak için birleştirip; 2024 yılında, faşizme, emperyalist savaşlara ve ücretli kölelik sistemine karşı komünist saflarda örgütlenerek, sosyalist bir dünya için HEMEN ŞİMDİ SOSYALİZM! şiarını haykırmalıyız. İnsanlığın başka bir kurtuluş yolu yoktur!

Herkese iyi yıllar!

28.12.2023

 

5390

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Yusuf Köse

Hamas[1] -siyonist İsrail devleti denkleminde gazze'deki soykırım:

Açıklanan rakamlar muhtelif olsa da 7.Ekim.2023 ile 30.Mayıs.2024 tarihleri arasında, ezici çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere, toplamda 36 bin Filistinli hunharca katledilmiş durumda. Yaralı sayısının 80 bini aştığı ve keza binlerce kişinin akıbetlerinin bilinmediği söylenmekte.

Yirmi saplı ilmik (Nubar Ozanyan)

Zulmün sınırının ve çapının olmadığı, çığlığın ve yüksek sesle ağlamanın yasak olduğu topraklarda yaşıyoruz. Ermeniler, Kürtler, Aleviler geçmişte yaşadıklarının yaslarını tutmaya vakit bulamadan daha kapsamlı acıların içine itiliyorlar. Diktatörler bir yandan halkların bembeyaz barış sayfalarına zulümlerini kara kalemle yazarken diğer yandan yaptıkları kötülüklerin ve işledikleri cinayetlerin unutulması ve bir daha hatırlanmaması için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorlar. Halkların hafıza ve belleklerini silerek sahte bir tarih yazımıyla kirletiyorlar.

Emperyalizm Üzerine Notlar-3

Emperyalizm, Bağımlılık ve Eşitsiz Gelişme

 

Soru 3:

Türkiye Mali olarak ABD ve AB Emperyalistlerine Bağlıdır

Cevap:

Türkiye'nin mali olarak, mali olarak daha güçlü emperyalist ülkelere ihitiyaç duyduğu hatta bağımlı olduğu bir gerçektir. Ancak bu bağımlılık, bir yarı-sömürge ya da bağımlı ülke bağımlılığı gibi olmayıp, finansal olarak daha büyük olmamasıyla ilgilidir.

Bir Kez Daha: Tehlikenin Farkında mıyız?

Bundan kısa bir süre önce, Erdoğan iktidarının; “Türkiye Yüzyıl Maarif Modeli” ile teşebbüsüne soyunduğu stratejik hamlenin Türkiye ve K. Kürdistan toplumu açısından nasıl ve ne türden güncel bir tehlike ve tehdit oluşturduğuna dair kısa bir yazı paylaşmıştım.

Ermenistan’da Tavuş Hareketi Üzerine

Ermenistan Apostolik Kilisesi Tavuş İdari Başpiskopos’u Bagrad Galstanian önderliğinde başlatılan sivil itaatsizlik gösterileri, halkın yoğun katılımı ile devam ediyor. Ermenistan’a ait dört köyün, Azerbaycan’a iade edilmesi bardağı taşıran son damla oldu. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın derhal istifa etmesi isteniyor. 4 Mayıs’ta başlayan gösteriler, yol güzergahı üstünde bulunan Lori, Sevan, Geğarhunik… şehirlerinden halkın yoğun katılımı ile Yerevan’da sonlandırıldı. 26 Mayıs’ta Cumhuriyet Meydan’ında düzenlenen miting ile yüz binlere ulaştı.

“CHP’yi demokrasi cephesıne katılmaya zorlama” yaklaşımları üzerine - 2

Sol-sosyalizm adına adeta akıllara durgunluk veren yaklaşım örnekleri bu saptama ve belirlemeler. Yani sanki de CHP işbirlikçi tekelci burjuvazinin temsilcilerinden ve T.C Devleti’nin koruyucu-kollayıcı ana güçlerinden olan bir sosyal demokrat parti değil de sol, sosyalist veya halkçı bir partiymiş gibi tenkit ve değerlendirme konusu yapılıyor. Hal böyle olunca da burada kusur, varlık nedeni gereğince davranan bir sosyal demokrat partinin değil; sosyal demokrat partiye, sahip olmadığı/olamayacağı payeleri yükleyen yaklaşımların olur doğallığıyla.

İdeolojik Netlik ve Örgütlülük

Günümüzde özgür bir geleceğe doğru yapılacak her hamle, sınıf bilinçli bir duruşu ve buna uygun bir örgütlülüğü zorunlu kılar. Tüm bunlar da yoğun bir emeği ve fedakarlığı gerektirir. Sınıf bilincinden yoksun, kendiliğinden hareketlerle köklü değişimlerin-tarihsel kopuşların yaratıcısı olunamaz. Proleter ideolojiyle donanmış partilerin tarihsel misyonu tam da burada ortaya çıkıyor. Yine partisiz-örgütsüz bir duruşla özgür bir geleceğe dair hesaplar yapılmaz.

AKP-MHP FAŞİST DİKTATÖRLÜĞÜNÜN K. KÜRDİSTAN’DA FİİLİ OLARAK UYGULADIĞI, SÖMÜRGE SİYASETİDİR.

Sömürge siyasetinin en belirgin özelliği, yerel halkın iradesinin gasp edilerek, yok sayılmasıdır. Bunun yerine, sömürgeci merkezi yönetimin doğrudan kendi memurlarını oraya yönetici olarak atamasıdır. Bunun adı bir dönem OHAL Valisi, sıkıyönetim komutanı, bölge müsteşarı oluyorken; bugün de Kayyum belediye başkanı, muhtar vs. vs. oluyor.

Günümüz koşullarında sömürge veya ezilen bağımlı uluslara, azınlıklara, baskı altındaki inançlara ve ezilen cinse karşısömürge siyasetinin aldığı biçim; aleni bir şekilde, koyu faşizmden başka bir şey değildir.

Piroğlu Ecevit (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna bedeni ölüme yatırarak bir mevsim aç kalmak… Onurlu ve özgür bir yaşam için kendisine ait olan her şeyi feda etmek. Budur, özgürlük mahkumlarının hikayesi! Dünya ve ülkemizin zindan direniş tarihi buna fazlasıyla tanıktır. Amed zindanından Metris zindanına uzanan direniş tarihi fazlasıyla buna tanıktır. Kolay mı saatlere günlere aldırmadan her gün herkesin gözü önünde santim santim erimek; yaşamın nimetlerine dokunmadan açlığa yatmak… 120 günden daha fazla süren bir direnişi sürdürmek; düşünmek ve hayal etmek bile insanı ürkütüyor.

ABRÜST - leylekler getirdi kız... leylekler...

"Sol Kal Sol Yaşa"

Sol tatile  gitmişken...

Toplumsal yapı da; bir an bile parlamentarizmi savunmakta vazgeçmediğini ilan eden her insan ve siyasi yapı da ağır  saldırılara maruz kalıyorken...

seçimlerle  siyaset yapmak istiyen  devrimcilerde proletaryaların her geçen  gün ağırlaşarak hissettiği  solcusuzluğa  karşı da proletaryanın karşısına umut olma uğruna olsa da "Sol Kal Sol Yaşa" diyerekte çıkamıyorken...

fırsatta buyken... fırsatta buyken... 

yazın gitsin kız... yazın gitsin...

abrüst... falan filan...

sanat da diyin gitsin.

Zap’a bomba Colemerg’e kayyum (Nubar Ozanyan)

Türk patronlarının ve generallerinin Kürt ve emek düşmanlığı kapsamlı ve planlıdır. Sınırlı bir zaman ve belli bir dönemle sınırlı değildir. Süreğendir. Demokrasiyi gerçekte değil sözde bilir. Uygulamada değil yasalarında yazılı haliyle tanır. Ki bunu bile kaale almaz. Tarihten günümüze dek en iyi yaptığı şey işgal ve Türk olmayan halkların canını almaktır. Emek ve topraklara konmaktır. En iyi bildiği ise “Yakma-Yıkma-Çökme”dir. İkiyüzlü ve sahtekâr olduğu kadar kinci ve intikamcıdır.

Sayfalar