“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”
Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız. Düşman saldırılarının yoğunlaştığı bir süreçte sağdan soldan darbelenmeye çalışılan proletarya partisinin kumanda merkezinde görev alma cesaretiyle tanırız bilge duruşlu önderi!
En zor süreçlerde ve anda proletarya partisine, halka, devrime öncülük yapış tarzından, ateşi ellerine alarak kıvılcımı yangına çeviren cüretinden, sürekliliği sağlanmış gerilla savaş pratiğine önderlik tarzından tanırız. Kitleler içinde partiyi örgütleme ısrarından, başarmaya kilitlenmiş çabasından ve yorulmak bilmez çalışmalarından tanırız önder yoldaşı.
Devrimci hafızamıza yazılan, en zor koşullarda dahi unutulmadan hatırlanan, bizlere cesaret ve umut veren, devrimci gerçekçilikten kopmadan iyimserlik taşıyan “Durum iyidir, çünkü gerçekler devrimcidir” cümlesinden tanırız, önder yoldaşımızı.
Önder yoldaş, hayallerle değil gerçeklerle uğraştı. Kısır çekişmelerle değil gerçek sorunlarla uğraştı ve yoğunlaştı. Bize ışık tutan teorimizden, stratejimizden güç aldı. Yaşadığımız toprakların gerçekliğine uyarlanan halk savaşının geliştirilmesi üzerinde durdu. Çözümsüzlüğe değil çözüme odaklandı. Dağılmanın değil birleşmenin üzerinde durdu. Karamsarlığın değil umudun yolunda yürüdü.
Kadroların nasıl olması neler yapması nasıl bir donanıma sahip olması gerektiğine ilişkin “Devrimin atak, bilgili, fedakar kadroları olalım” tespitinden, güncelliğini ve zorunluluğunu koruyan devrimci değerlendirmelerinden tanırız can yoldaşımızı.
23 Kasım 1997 tarihinde büyük bir kahramanlık ve direniş örneği gösterek şehit düşen Tokat-Ese yaylası şehitlerimiz onurumuzdur. Devrimci irade ve savaş kararlığımız olduklarını, yolumuzu aydınlatan kutup yıldızları olduklarını deklare ederiz. Önder yoldaşımızı ve kendisiyle birlikte direnerek, savaşıp ölümsüzlüğe ulaşan dört kahraman Partizanımız onur abidelerimizdir. İsimleri asılı kalır devrim akademilerimizin salonlarında, silahlarımızın kabzalarında.
Onların mücadele pratiklerinden bahsederken, onları anıp ideallerine bağlılık sözümüzü yinelerken, bütün bunların sorumluluk taşımayan söylenmiş birer söz ne de şehit düştükleri tarihle sınırlı kalan sözler olarak da kabul etmeyiz! Onları anmak demek tarihsel sorumluluklarımıza ve güncel görevlerimize dört elle sıkı sıkıya sarılmak olduğunu biliriz. Onların görüşlerini ve ideallerini doğru anlayıp en ileri devrimci pratik içinde sonuç alıcı tarzda uygulamak gerektiğini unutmayız. Her bir sözlerinin bizler için ne anlam taşıdığını doğru anlamaya çalışırız. Onları uygulanması gereken savaş talimatları olarak kavrarız. Ve bir kez daha yine bir kez daha anlamalıyız ki, proletarya partisinin idealleri gerçekçi, amaçları gökyüzü kadar temizdir. Bundandır ki, gözünü bile kırpmadan en değerli yoldaşlarını, en gelişkin ve en yetkin öncü kadrolarını halk savaşına, demokratik halk devrimine feda etmiştir. Proletarya partisinin yoldaşları ve savaşçıları ise insanlığın en temiz sayfalarına yazılmıştır.
Tarihin, proletaryanın, ezilen sömürülen halkların omuzlarımıza yüklemiş olduğu devrimci sorumlulukla başarı ve zaferi kucaklamak için devrimci görevlerimize kilitleneceğiz. Bunun en önemli ve en anlamlı yerinde devrim ve parti şehitlerimizden öğrenmek, onlara doğru bakarak neler yapıp neler yapmamız gerektiğini anlayarak, nerede durup nasıl bakmamız, hangi hedefe doğru nasıl yürümemiz gerektiğini görüp iyi kavrayacağız. Onların geride bırakıp tamamlayamadıkları devrimci görevleri layıkıyla yerine getirmek için çalışacağız. Hayallerini savaşın ileri mevzilerinde yaşatmak için elimizden gelen her şeyi en iyi şekilde yapacağız.
Bunun için “Teorimize ve stratejimize, yaşadığımız topraklara ve dünya gerçeğine vakıf, diyalektik materyalist yöntemi içselleştirmiş” kadrolar olmalıyız.
Bunun için “Politik olarak üretken, planlı, disiplinli, hedefli bir çalışma tarzını uygulamalıyız”, “Her an öğrenci her an öğretmen olmayı öğrenmeliyiz. Kitlelerle canlı siyasi bağlar kurmalıyız. Savaşçı fedakar, gözüpek, insiyatifli, ufku geniş olmalıyız. Eleştiri özeleştiride bilimsel hesapsız çıkarsız dürüst olmalıyız. Yaşamın hiçbir anında hiç ir kişisel çıkarı rahatı kolayı gözetmemeliyiz. Partiye devrime halka yoldaşlara kendimizi adamalıyız.” Bunları derken önder yoldaşımız haklıydı. Gerçekçi, dürüst ve samimiydi. Dediklerini yaptı. Şimdi bizler yaptıklarını korkusuzca savunmalı ve geride bıraktığı devrimci görevlerini yerine getirmek için sınıf savaşımına devam etmeliyiz.
Önder yoldaşımız proletaryanın öncü partisi olmadan, sürekliliği sağlanmış gerilla savaş pratiği ve geniş kitleler içinde örgütlenmiş parti komiteleri yaratılmadan başarı ve zaferin mümkün olamayacağını biliyordu. Bunun için sürekliliği sağlanmış önderlik yaratılması için yoğunlaştı, gerçekleşmesi için ciddi kafa yordu. Demokratik halk devriminin somut, anlaşılır, açık, elle tutulur yürünür bir devrim yolu haline getirmek için her türlü çabayı ortaya koyup ciddi planlı ve yoğun çalıştı. Büyük bedeller ödeme pahasına devrimci pratiğe önderlik etmeye çalıştı. Dediklerinde haklı, yaptıklarında samimiydi. Doğru ve haklı bir noktada durdu. Partinin ve önderliğin örgütlenmesine büyük önem verdi ve mükemmel bir kafa ve aklın birliği içinde muazzam bir yaratıcı çaba ortaya koydu. Partiyi gerilla savaşı içinde şekillendirmek ve örgütlemek için büyük düşünüp çalıştı.
Devrimin bize yüklediği görevler
Dünyayı değiştirmek için yorumladı. Her yorumlamanın mutlak değiştirme amacına uygun olması gerektiğini aynı zamanda her değiştirme çabasının da mutlaka devrimci bir açıklamaya hizmet etmesi gerektiğini ifade etti. “Ne yapmalı” sorusu aynı zamanda bir yorumlama faaliyetidir. Ancak her yorumlamanın da mutlak bir değiştirme amacına hizmet etmesi gerekir. MLM, değiştirme amaçlı bir açıklama ve yorumlama bilimidir.
Proletarya partisini ele alırken tarihinden, uluslararası komünist hareketin içinden geçtiği durumdan, ülkedeki sınıf savaşımının gerçekliğinden bağımsız ve kopuk ele alınamayacağı gerekir. Olumlu ve olumsuz yönleriyle birlikte ele almak gerektiğinin doğru olduğunu ifade etti.
Gerçeğin en doğrusu olan MLM bilimi, haklılığını ve bilimselliğini dayandığı devrimci ideolojisinden alır. Proletarya partisi, MLM’nin yaşadığımız topraklardaki yegane temsilcisi olan İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci düşüncelerini rehber almıştır. Kuruluş sürecinden günümüze dek demokratik halk devrimi amacından, halk savaşı stratejisinden, komünizm hedefinden vazgeçmeden yürüyüşünü sürdürmüştür.
Soykırımcı faşist TC devletinin her türlü zulüm ve yok etme saldırıları karşısında sayısız şehitleri pahasına direnerek savaşmıştır. En zor koşullarda bile parti içi demokrasiden, özgürlük ideallerinden ve kurtuluş amacından vazgeçmemiştir.
Proletarya partisinin olumluluklarının yanısıra eksikliklerine ve yetmezliklerine değinen önder yoldaş, gerçeğin gözünün içine bakmaktan korkmadı. Gerilla savaşını yoğunlaştırıp sürekli kılmada, sağlıklı bir örgütlenme modeli ve çalışma tarzını yaratmada, sınıf savaşımında sürekli ve sağlıklı bir ilerlemede, doğru bir rotaya oturtmada ciddi eksikliklerin olduğundan bahseder. Süreci tersine çevirmeyi ciddi bir görev kabul eder ve büyük bir sorumluluk üstlenir.
Proletarya partisini bütünlüklü bir bakış açısıyla ele alıp değerlendirir. Onun içinde bulunduğu durumu objektif bir şekilde tahlil ederken aynı zamandan bütün benliğiyle sınıf savaşımının sorunlarını çözmeye yönelir. Proletarya partisine doğru bir önderlik ve savaş anlayışı kazandırmaya çalışır. Israr ve çabasından en ufak bir ödün vermeden kırsal alanda gerilla savaşının sürekli kılınmasına yoğunlaşır. Partisini bütünlük olarak sınıf savaşımının ileri mevzisinde konumlandırıp, sınıf savaşımının sorunlarına çözüm bulma önderlik çabasına yoğunlaşarak devrimci görevlerine dört elle sarılır. Ve en ileri mevzide, savaş ikliminde partisini, demokratik halk devrimini, halkı örgütlemeye çalışır. Partisinin olumluluklarını büyütürken olumsuzluklarına karşı mücadele eder. İdeolojik hastalıkların başında gelen subjektivizme, dogmatizme, darbeciliğe, bürokrat-burjuva önderlik tarzına ve anlayışına karşı bilinçli iradi ve hedefli mücadele yürütür. Kitlelerden kopuk, sınıf savaşımının sorunlarından uzak, halka yabancılaşmış, tek derdi yönetmek olan burjuva bürokrat kariyerist anlayışlara karşı mücadeleyi elden bırakmaz. Örgütsel görevlerin yerine getirilmesi için mutlak süretle ideolojik sorunlara çözüm bulmak gerektiğinin bilinç ve sorumluluğuyla hareket eder.
Sınıf savaşımının her pratiğinde kendini sınar, sorgular, düzeltir, yeniler. Yeniden sınıf savaşımının sorunlarına doğru müdahale etme, kitleleri örgütleme ve hareket geçirme, partisine ve halka önderlik etme çabasına yoğunlaşır. İlerleme ve gelişmenin en temel bileşenin ideolojik siyasal gelişim olduğu bilinciyle hareket eder. Başarılarını büyütmeye eksik ve yetmezliklerine karşı mücadeleyi esas alır. Özeleştiride cesur, yaratıcılık ve üretkenlikte devrimci bir tutum sergiler.
Genç yaşamına büyük devrim davasını sığdıran “Her şey parti, her şey sürekliliği sağlanmış gerilla savaşı, parti önderliğini savaş alanında inşanın” öncüsü, örgütleyicisi, komünist önder Mehmet Demirdağ ve dört partizan yoldaşımız Dilek Konuk, Ümit Çağlayan San, Ümit Dinler, Duran Salman ölümsüzdür! Şehitlerimiz başka baharda fide vermek için tohum olup toprağa düştü!
Son Haberler
Sayfalar
Hamas[1] -siyonist İsrail devleti denkleminde gazze'deki soykırım:
Açıklanan rakamlar muhtelif olsa da 7.Ekim.2023 ile 30.Mayıs.2024 tarihleri arasında, ezici çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere, toplamda 36 bin Filistinli hunharca katledilmiş durumda. Yaralı sayısının 80 bini aştığı ve keza binlerce kişinin akıbetlerinin bilinmediği söylenmekte.
Yirmi saplı ilmik (Nubar Ozanyan)
Zulmün sınırının ve çapının olmadığı, çığlığın ve yüksek sesle ağlamanın yasak olduğu topraklarda yaşıyoruz. Ermeniler, Kürtler, Aleviler geçmişte yaşadıklarının yaslarını tutmaya vakit bulamadan daha kapsamlı acıların içine itiliyorlar. Diktatörler bir yandan halkların bembeyaz barış sayfalarına zulümlerini kara kalemle yazarken diğer yandan yaptıkları kötülüklerin ve işledikleri cinayetlerin unutulması ve bir daha hatırlanmaması için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorlar. Halkların hafıza ve belleklerini silerek sahte bir tarih yazımıyla kirletiyorlar.
Emperyalizm Üzerine Notlar-3
Emperyalizm, Bağımlılık ve Eşitsiz Gelişme
Soru 3:
Türkiye Mali olarak ABD ve AB Emperyalistlerine Bağlıdır
Cevap:
Türkiye'nin mali olarak, mali olarak daha güçlü emperyalist ülkelere ihitiyaç duyduğu hatta bağımlı olduğu bir gerçektir. Ancak bu bağımlılık, bir yarı-sömürge ya da bağımlı ülke bağımlılığı gibi olmayıp, finansal olarak daha büyük olmamasıyla ilgilidir.
Bir Kez Daha: Tehlikenin Farkında mıyız?
Ermenistan’da Tavuş Hareketi Üzerine
Ermenistan Apostolik Kilisesi Tavuş İdari Başpiskopos’u Bagrad Galstanian önderliğinde başlatılan sivil itaatsizlik gösterileri, halkın yoğun katılımı ile devam ediyor. Ermenistan’a ait dört köyün, Azerbaycan’a iade edilmesi bardağı taşıran son damla oldu. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın derhal istifa etmesi isteniyor. 4 Mayıs’ta başlayan gösteriler, yol güzergahı üstünde bulunan Lori, Sevan, Geğarhunik… şehirlerinden halkın yoğun katılımı ile Yerevan’da sonlandırıldı. 26 Mayıs’ta Cumhuriyet Meydan’ında düzenlenen miting ile yüz binlere ulaştı.
“CHP’yi demokrasi cephesıne katılmaya zorlama” yaklaşımları üzerine - 2
Sol-sosyalizm adına adeta akıllara durgunluk veren yaklaşım örnekleri bu saptama ve belirlemeler. Yani sanki de CHP işbirlikçi tekelci burjuvazinin temsilcilerinden ve T.C Devleti’nin koruyucu-kollayıcı ana güçlerinden olan bir sosyal demokrat parti değil de sol, sosyalist veya halkçı bir partiymiş gibi tenkit ve değerlendirme konusu yapılıyor. Hal böyle olunca da burada kusur, varlık nedeni gereğince davranan bir sosyal demokrat partinin değil; sosyal demokrat partiye, sahip olmadığı/olamayacağı payeleri yükleyen yaklaşımların olur doğallığıyla.
İdeolojik Netlik ve Örgütlülük
Günümüzde özgür bir geleceğe doğru yapılacak her hamle, sınıf bilinçli bir duruşu ve buna uygun bir örgütlülüğü zorunlu kılar. Tüm bunlar da yoğun bir emeği ve fedakarlığı gerektirir. Sınıf bilincinden yoksun, kendiliğinden hareketlerle köklü değişimlerin-tarihsel kopuşların yaratıcısı olunamaz. Proleter ideolojiyle donanmış partilerin tarihsel misyonu tam da burada ortaya çıkıyor. Yine partisiz-örgütsüz bir duruşla özgür bir geleceğe dair hesaplar yapılmaz.
AKP-MHP FAŞİST DİKTATÖRLÜĞÜNÜN K. KÜRDİSTAN’DA FİİLİ OLARAK UYGULADIĞI, SÖMÜRGE SİYASETİDİR.
Sömürge siyasetinin en belirgin özelliği, yerel halkın iradesinin gasp edilerek, yok sayılmasıdır. Bunun yerine, sömürgeci merkezi yönetimin doğrudan kendi memurlarını oraya yönetici olarak atamasıdır. Bunun adı bir dönem OHAL Valisi, sıkıyönetim komutanı, bölge müsteşarı oluyorken; bugün de Kayyum belediye başkanı, muhtar vs. vs. oluyor.
Günümüz koşullarında sömürge veya ezilen bağımlı uluslara, azınlıklara, baskı altındaki inançlara ve ezilen cinse karşısömürge siyasetinin aldığı biçim; aleni bir şekilde, koyu faşizmden başka bir şey değildir.
Piroğlu Ecevit (Nubar Ozanyan)
Özgürlük uğruna bedeni ölüme yatırarak bir mevsim aç kalmak… Onurlu ve özgür bir yaşam için kendisine ait olan her şeyi feda etmek. Budur, özgürlük mahkumlarının hikayesi! Dünya ve ülkemizin zindan direniş tarihi buna fazlasıyla tanıktır. Amed zindanından Metris zindanına uzanan direniş tarihi fazlasıyla buna tanıktır. Kolay mı saatlere günlere aldırmadan her gün herkesin gözü önünde santim santim erimek; yaşamın nimetlerine dokunmadan açlığa yatmak… 120 günden daha fazla süren bir direnişi sürdürmek; düşünmek ve hayal etmek bile insanı ürkütüyor.
ABRÜST - leylekler getirdi kız... leylekler...
"Sol Kal Sol Yaşa"
Sol tatile gitmişken...
Toplumsal yapı da; bir an bile parlamentarizmi savunmakta vazgeçmediğini ilan eden her insan ve siyasi yapı da ağır saldırılara maruz kalıyorken...
seçimlerle siyaset yapmak istiyen devrimcilerde proletaryaların her geçen gün ağırlaşarak hissettiği solcusuzluğa karşı da proletaryanın karşısına umut olma uğruna olsa da "Sol Kal Sol Yaşa" diyerekte çıkamıyorken...
fırsatta buyken... fırsatta buyken...
yazın gitsin kız... yazın gitsin...
abrüst... falan filan...
sanat da diyin gitsin.
Zap’a bomba Colemerg’e kayyum (Nubar Ozanyan)
Türk patronlarının ve generallerinin Kürt ve emek düşmanlığı kapsamlı ve planlıdır. Sınırlı bir zaman ve belli bir dönemle sınırlı değildir. Süreğendir. Demokrasiyi gerçekte değil sözde bilir. Uygulamada değil yasalarında yazılı haliyle tanır. Ki bunu bile kaale almaz. Tarihten günümüze dek en iyi yaptığı şey işgal ve Türk olmayan halkların canını almaktır. Emek ve topraklara konmaktır. En iyi bildiği ise “Yakma-Yıkma-Çökme”dir. İkiyüzlü ve sahtekâr olduğu kadar kinci ve intikamcıdır.