Pazar Mayıs 19, 2024

Bu Kaçıncı:Türk Askerleri Tarafından infaz edilen İki Kadın Gerilla –Dursun Ali Küçük

Bu kaçıncı?

Türk askerleri tarafından esir alındıktan sonra kurşuna dizilen iki kadın gerillanın videosu bir süredir ortalıkta dolaşıyor. Üzerinde hep yazmayı düşündüm. Ama sadece videoyla olmaz dedim.
Peşine düştüm ve bir dosttan sordum. Sonunda baktım ki o dost şöyle bir not düşmüş:
“Almanyanin en yüksek tirajli gazetesi Bild türk askerinin iki kadin gerillayi infaz görüntülerini yayınladı.
24 saniyelik dehset görüntüleri yayinlayan Bild görüntülerin nasıl ve ne sekilde internet ortamına düstügünü, hangi kesimlerin görüntülere ne tür reaksiyon verdigini görüntülerde görülen katillerin her seyleri ile (elbise ve G3 silahlari ve konusmalari ile) türk askeri ile aynı olduklarini görüntülerin yeni ve original oldugunu uzun uzadıya anlatmış. Aynı haberde FDP miletvekili Tobias Huch'un(1) görüntüye dair fikirlerine de yer verilmis.”
Anladım, Bild  gazetesi(2) infaz edilen iki kadın gerillanın olayını haber yapmış.
FDP  milletvekili Tobias Huch videoyu internet ortamında paylaştığını daha önce görmüştüm.
Türk ordusu ve militarist güçlerinin buna benzer videoları sosyal medyaya ve medya ya daha önce düşmüştü. Kendilerinin servis ettikleri açıktır.
Okuyucular yakın dönemde yayınlanan ve Kürdistan daki vahşi uygulamaları sergileyen bu tür video ve fotoları görmüş ve tanık olmuştur.

*TC ordusu NATO ordusudur:
NATO Türk askerleri tarafından esir alındıktan sonra keyif alınırcasına kafasına sıkılan ve uçurumdan aşağı atılan iki kadın gerillayı gündemine alır mı?
NATO olmaz diyemez, TSK NATO üyesdidir. Böylesi vahşi ve çılgınca ve sadist duygularla ve savaş hukukuna uymayan infaz ve wahşete sessiz kalırsa günaha ve wahşete ortak olmuş olur.

Evet bu kaçıncı?

Savaş cephesinde bu tür olayları ve infazları çok gördük ve duyduk. Ama dünya Kürdün ve Kürt savaşçılarının uğradığı her türlü haksız ve vahşi  uygulamaya sessiz kaldı.
Bu iki kadın gerillanın isimlerini hâlâ bilmiyorum. Umarım bir açıklama gelir. Fotoları paylaşıldı, iki genç ve pırıl pırıl kızlardır. Kürdistan için savaşmaya gitmişlerdir. Savaşıyorlardı.
Savaşta vurmak, vurulmak, şehit düşmek ve en kötüsü ele geçmekte vardır. Bunlar savaşın kuralları içinde seyreder.
Daha dün 8 Kürt  şehri içindeki insanlar ve her tür canlısıyla ve uygarlığı ve kültürü ile yerle bir edildi. Bu herkesin gözü önünde yapıldı.
Bazıları, “Telafere Şii milisler girerse ve zülum uygularsa hareketsiz kalamayız” diyorlar.
Ya yerle bir edilen, panzer arkalarında sürüklenen, ölüleri panzere bağlayıp gezdirenlere..
Çırılçıplak ve vurulmuş  Kürt kadını ve gerilla kadın resimlerini medyaya “ibreti alem” olsun diye servis edenlere,
Son olarak Kürdistan’ın yüksek bir yerinde vurulduğu belli olan gencecik ve esir iken hunharca katledin iki gerilla kadını kurşunlayan ve uçurumdan aşağı uçuran Türk askerlerine...
Kürdün herşeyine düşman olan TC devletine....
Düşünün işbirlikçi Kürde bile tahammül etmeyen Türk sömürgeci sistemine...
“Kardeşiz” deyip her şeyimizi yerle bir edenlere....
Kürdistan ve Kürtlerin en temel ve doğal haklarını savunarak ve sahiplenerek karşı çıkmayacak mıyız?

*Analarımızın kalbine gömdüğü milyonlarca Kürt soykırıma uğramış ve hunharca vurulmuştur.
Bırakın “Haq aşkına”, ölülerimize sahip çıka çıka neredeyse bizleri “ölü sevici” yapacaklar...
İnsanlarımızı seveceğiz. Yaşamayı seveceğiz.
Kemal Pir,  Diyarbakır zindanında ki vahşete karşı “ ben yaşamayı çok sevdiğim için ölümü tercih ediyorum” demişti.
Kürdistan mücadelesi her parçada Kürdistan ve Kürtlerin yaşaması için vardır.
Ölümü asla kutsayamayız
.
Her tür temel hak ve özgürlüklerimize ve ülkemizin bağımsızlığını kazanmak, Türk-Arap- Fars sömürgecilerinin  kölesi olmamak için kurtuluş yolunda ölüm geliyorsa buna da  yaşam deriz.
Bu iki adsız kadın gerillada yaşamayı yaşanır kılmak için ölüme hiçe sayarak  yola çıktılar.
Siyasi görüşü ne olursa olsun Kürdistan ve Kürde ve temel haklarımıza, dilimize, kültürümüze, inançlarımıza yapılan her inkârcı ve soykırımcı girişim ve baskının karşısında olacağız.

*İki kadın gerilla şahsında bir uyarı....

Hangi Kürt sömürgecilerimizden ve düşmanlarımızdan bir fiske  yiyorsa buna karşı olacağız.
İdeoljidenmiş değilmiş, ideolojinin canı ceheneme...
Siyasi görüşü olsun olmasın ve bir partiye bağlı olsun-olmasın, herkesi düşmana karşı sahiplenmeliyiz.
Kardeşine karşı sessiz kalırsan kardeşin de gün gelir sana sessiz kalır.
İşte anla! Çifte standart uygulayan bazı Kürtler...
Düşmanlarımız kime yönelirse buna karşı durmalıyız.
Kimdir nedir, nereye bağlıdır ve ne savunuyor, hangi partidendir demeden.
Partileri, hizipleri ve grupçukları aşacaksınız.
Biz, bir ülkenin, Kürdistan’ın insanlarıyız.
Bizim ait olduğumuz bir çoğrafya ve ulusal kimliğimiz var.
Duruşumuz Kürdistani ve ulusal çaplı olmalıdır.
Parti ve grup hukuku ve ilişkileri bir ülkenin ve ulusun hukuku ve ilişkileri, adaleti, özgürlüğü ile aynı değildir.
Darbe yiyen her Kürtten kendinden bir parça göreceksin.
Göremiyorsan senin vicdanın ve adaletin eksiktir.

*Bazen Kürt kadınları düşmanın eline geçmemek için kendilerini uçurumlardan atmıştır

.Soykırm yıllarında Dersim de böyle örnekler var.
“Namusunu korumak”, ve aynı zamanda düşman baskılarına karşı özgürlüğü tercih ederek kendilerini uçurumların özgürlük boşluğuna bıraktılar.
Gerillada aynı kararlılığı gösteren kadın gerillaları gördük ve duyduk, öğrendik.
İŞİD terörist canavarlarından canını zor kurtaran Ezidi kızları buna yakın dönem örneklerdir.
Türk askerleri tarafından, ele geçtikten sonra vahşice infaz edilen ve uçurum boşluğuna bırakılan bu iki kadın gerillayı tanımıyorum. Hakkında bilgilere sahip değilim.
Sizi nasıl anlatabilirim ki?
Uçuruma bırakılan havada dalgalanan saçlarınızdan öpüyorum.
Sizler yine Kürdistan toğrağına düştünüz.
Sömürgeci işgalciler nasıl geldiyse öyle de çıkıp gideceklerdir.

Son söz: Uluslarası kamuoyu alanında Kürtlerin iş yapabilecek insanları yetersiz kalıyor.
Böylesi olaylar insanlık ve savaş suçudur.
Hiç bir uluslararası hukuk ve adalet bunu kabul edemez.
Böylesi  onbinlerce olay var tarihimizde.
Bırakalım geçmişi, yakın tarihimizde bu tür insanlık suçlarını işleyenler bolca var.
Gerekli yerlere taşımak ve üzerinde durmak önem taşıyor.

*Adsız iki kadın gerilla ve adsız yüzbinlerce savaşcı: Kürdistan halkı sizlere çok şey borçludur.
dursunalikucuk11@hotmail.com

Dursun Ali Küçük  -31.10.2016

(1)- https://www.facebook.com/tobias.huch/videos/10154526787856142/?hc_locati...
-0:21
Tobias Huch yeni bir video ekledi: Der IS als Vorbild: Türkei hat sofortige Todesstrafe eingeführt.
// Das ist krank - Kriegsverbrechen durch die türkische Armee // Die Türkei hat nach dem Vorbild des IS die Todesstrafe eingeführt und richtet ohne Prozess und Gericht willkürlich Menschen (in dem Fall PKK-Kämpferinnen) hin. Statt sie wie bei einer zivilisierten Armee festzunehmen, erschießt man die Frauen feige und barbarisch. So kennen wir es von der Terrorgruppe IS und so kennen wir es jetzt auch von der türkischen Erdogan-Armee.
Tobias Huch

(2)- http://m.bild.de/wa/ll/bild-de/unangemeldet-42925516.bildMobile.html
 

Not. resim sosyal medyada paylaşıldı. İsimler ve gerçekten resmin o iki kadın gerillaya ait olduğu daha netleşmedi. Sembollük olarak resmi astım.

47001

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Şimdi yürüme zamanıdır!

Şimdi savaşma zamanı, savaşı büyütüp her tarafa yayma zamanıdır. Özgürlük ateşini yakınlaştırma ve devrimcileşme zamanıdır. Şimdi büyük bir ısrar ve kararlılıkla zorlukların üstüne doğru yürüme, engelleri cesaretle aşma zamanıdır. Partimizin ideolojik-stratejik hattı, işçi sınıfının, halkımızın, bölge halklarının değişim ve devrim ihtiyacına yanıt olma zamanıdır. Dayanılması zor, yokluk ve yoksulluklarla dolu ezilenlerin çığlıklarına kulak verme zamanıdır. Ertelenmesi asla mümkün olmayan zorunlulukların ve kaçınılmazlıkların gerçekleştirilmesi zamanıdır.

“Hendek” e düşmek mi, hendek atlamak mı?-Dursun Ali Küçük

*Kendimi hendeğe düşmüş gibi hissediyorum….
Kürdistan şehirleri ve ilçelerinde yaşanan vahşet gözlermin önünde kayıp gidiyor.
İçim kan ağlıyor..
Sanırım savaş ortasındaki her insanda bunu yaşıyor.
Ya bu hendekten atlarsın ya bu deveyi güdersin.
Ya da deveye hendek atlamak gibi bir işe kalkışırsın.
Ama nasıl direnirsen diren siyaset ve halkını düşmanın eliyle de olsa hendeğe gömemezsin.
Vebali ağırdır.

*Sömürgeciğe ve işgalciye karşı direnmek farzsdır ve kayıtsız şartsız tartışma götürmez.

"İpler kimin elinde "

Bugün bir arkadaşımla sohbet ederken  Ortadoğu, Türkiye ve Kürdistan ve en önemliside Suriye'de neler oluyor üzerine konuşmaya başladık;  Ben siyasal tahlillerde bulunmaya çalışrken,, üçüncü dünya savaşının kapıda olduğunu,çanların  kimin için çalıyoru anlatırken , arkadaşım dediki:"Yoldaş bu söylediklerini Marks, Lenin, Stalin , Mao yoldaşlar o  zamanlar söylemişler... Sen bugüne has özgül tahlil yapsan vede biz bunun neresindeyiz,anlatsan daha gerçekçi olur". Ben önce bir duraksadım şaşırdım , "söyleyen dilim söylemez" oldu.

“Seçme ve Seçilme En Temel İnsan Hakkıdır, Haydi Mülteciler Seçime”; dediler ve!

Yarın 10 Aralık.

1948’den bu yana etkinlikler düzenlenen “Dünya İnsan Hakları Günü”.

“Mültecilerin seçme hakları var artık. Seçme ve seçilme en temel insan hakkıdır” diyerek harıl harıl çalışan kurumlardan bir kısmı; yarın da Suriye’ye yerleştirilen savunma silahlarına karşı protestolar gerçekleştirecekler!(Bu kurumların adını burada belirtmek, yaptıkları iyi şeylere göz kapamakla eş olacağı için; böyle geçelim).

“Fırtınalar içinde, bıçak sırtında”

Komünist önder Mehmet Demirdağ anısına...

Devrime (ve Cizre'ye) dair

“In puncto punctii”[1]

Murat Uyurkulak’ın, “Vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi,”[2] notunu düştüğü; Cornelius Castoriadis’ün, “Önce bir tahayyüldür,” dediği devrim, radikal sosyalistlerin indinde güncelliğini yitirmeyen -“olmazsa olmaz”- “Tek yol”dur; dünyayı değiştiren devrimci praksistir; engellenemezdir; gereklidir.

Sadece bu kadar da değil: Egemenlerin kâbusu, ezilenlerin şölenidir; Prometheus’un takipçilerini var eden tarihsel eylemidir; bilimden sanata, beşeri münasebetlerden sosyal hayata, ekonomiden politikaya “ilerleme”nin yegâne sebebidir.

38 YIL ÖNCE TOPTAŞI CEZAEVİNDEN KAÇIIRILDIK.ANISINA...

Bugün 9 Aralık TOPTAŞI CEZAEVİNDEN kaçırılışımızın-firarımızın 38. yılı .Firar veya Kaçırılma çalışmalarımız durmaksızın, aksatılmadan iki yıla yakın sürdü.  Değişik aşamalardan geçen , çeşitli kere ertelenen, eylemin şekillerinde değişiklikler yapan, uzun soluklu bir  planın sonuna gelmiştik.
 

Emek seferberliğiyle mücadeleye güç kat dayanışmayı büyüt

Savaş, direniş ve çatışmaların odağında yer alan coğrafyamızda büyük bedeller ödenerek yaratılan mücadele tarihine, kesintisizce süren direnişlere tanıklık etmekteyiz. Halkımızın devrimci öfkesi ve mücadelesi eşine az rastlanır faşist bir saldırganlıkla ezilmeye, katliam, gözaltı ve tutuklamalarla bastırılmaya çalışılsa da sınıf mücadelesi direniş, çatışma ve kopuş zemininde yol almayı sürdürmekte, çelişkiler keskinleşmektedir

"Bize nasıl yaşanacağını ve ölüneceğini gösteren üç yiğit çocuk!"

Ankara: 21 Ekim günü Dersim’in Pulur ilçesi Şahverdi köyünde TC askerleriyle girdikleri çatışmada ölümsüzleşen TKP/ML TİKKO savaşçıları Cengiz İçli, Hakan Çakır ve Özgüç Yalçın için dün Ankara’da anma toplantısı gerçekleştirildi.

Toplantıda Şahverdi’de TC askerleri tarafından işkenceyle katledilen Özgüç Yalçın (Sefkan)’ın babası Sermet Yalçın tarafından yapılan konuşmayı paylaşıyoruz:

“Dostlar,

Dağları mesken tutan ;"Bir çift yürek"Veysel Uyar , Erdogan Tekin ölümsüzdür .

Ne zamanki, yaz mevsimi yeni bir iklime evrilir güz ayları başlar , masallarda , romanlarda derler ya  "Uçsuz bucaksız dağların doruklarında  beyaz-bembeyaz karlar belirirmiş". Munzur dağlarıda her Sonbaharın ortalarında bir genç kadının gelinlik  giymesi gibi, beyaz karlarla süslenir,bizse Munzur dağlarının o heybetli  duruşuna mest olur,gözlerimizi ayıramazdık, gördüğümüz harika doğal manzara karşısında.Munzur dağları  gerillanın gönlünü çaldığını bilircesine gülüçükler gönderirdi bizlere... Ovacığın düz yemyeşil  ovasına kar düşünce bambaşka bir doğa güzelliği ortaya çıkardı.

TC = İŞİD = ERDOĞAN

   Dünya IŞID saldırılarının şokunu yaşıyor...

Sayfalar