Salı Mayıs 21, 2024

Kamuoyuna zorunlu açıklama;Hasan Aksu'nun sitemizle hiç bir bağı kalmamıştır

""Sitemiz Hasan Aksu"nun talebini değerlendirerek site yazarlığından çıkartmış ve tüm yazıları sitemizden silinmiştir. Şunu iyi bilmekte fayda vardırkı Aksu sitemize en son gönderdiği yazı 23 /11/2016 tarihinde göndermiştir oda sitemizde yayınlanmıştır.

 Sevgili KAYPAKKAYA PARTİZAN SİTESİ YÖNETİCİLERİNE

Bundan böyle sitenizle bir ilişkimin olamayacağını bildirmek isterim. Üzgünüm; çünkü siz yayın sitesi olarak farklı ve değişik görüşlere yer vermeyen ve de hoşgörü göstermeyen "ya bendensin ya da kara toprağınsın" zihniyetinin devam ettiriciliğini yapmaktasınız.

 Ayrıca etik olmayan, sahte isimle kim olduğu, kimler adına konuştuğu muamma olan art niyetli şahsileştirilmiş yayın yapmaktasınız.  Bu tutumunuz her halükarda tek taraf ve tek yanlıdır.  Sürdürdüğünüz yayın politikası geleneğimize ve geleceğimize telafisi mümkün olmayan zararlar vermektedir. Bu sebeple;  Böylesi bir yanlış çizgiyi sürdüren bir SİTE’DE yazmak ve sitenin yazarı olmayı doğru bulmuyorum. Benim aldığım kültür buna hoşgörülü davranamaz. Bu gerekçeyle adımın yazarınız olmaktan çıkarılmasını rica ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

(Hasan Aksu 23/08/2017 tarihinde email uzerinde bize gonderdigi yazi)

 

Sevgili KAYPAKKAYA PARTİZAN SİTESİ YÖNETİCİLERİNE

(vartinik güneşinde yayınladığı yazı)
Bundan böyle sitenizle bir ilişkimin olamayacağını bildirmek isterim. Üzgünüm; çünkü siz yayın sitesi olarak farklı ve değişik görüşlere yer vermeyen ve de hoşgörü göstermeyen "ya bendensin ya da kara toprağınsın" zihniyetinin devam ettiriciliğini yapmaktasınız. Birilerinden icazet alıyor, onların tek taraflı savunuculuğunu yapıyorsunuz. Benim gibi düşünen birey yazarlara ambargo uyguluyor, gönderilen yazıları yayınlamıyorsunuz. Adil ve adeletli devranmıyorsunuz. Keyfi ve bireyci davranışla sitenin adına zarar vermektesiniz.
Ayrıca etik olmayan, sahte isimle kim olduğu, kimler adına konuştuğu muamma olan art niyetli şahsileştirilmiş yayın yapmaktasınız.

Bu tutumunuz her halükarda tek taraf ve tek yanlıdır. Sürdürdüğünüz yayın politikası geleneğimize ve geleceğimize telafisi mümkün olmayan zararlar vermektedir. 
Bu sebeple; Böylesi bir yanlış çizgiyi sürdüren bir SİTE’DE yazmak ve sitenin yazarı olmayı doğru bulmuyorum. Bu tutumunuzu protesto ediyorum.
Benim aldığım kültür buna hoşgörülü davranamaz. Mayasında aldığım ilkeleri yok sayamaz.Yapılan haksızlığı kabüllenemez.Bu gerekçeyle ; adımın yazarınız olmaktan çıkarılmasını rica ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum. 
Hasan Aksu 22-8-2017 vartinik gunesinde yayinladigi yazi 

49880

Kaypakkaya haber

kaypakkaya haber

Kaypakkaya haber

Mazlum Yoldaşın Ardından

Yetmişli yılların ortalarında Malatya’dan İzmir’e gelmişti Mazlum yoldaş. Simsiyah saçları, kararlı bakan ışıltılı gözlerindeki sevgi yüzüne de yansıyordu. Kısa sürede herkesin sevgisini kazanmış, mahallenin “Marangoz İbo”su olmuştu bile.

Taklit yeteneği çok iyiydi. Gırgır ve şamatayı sever öykündüğü yoldaşlarını bire bir taklit ederken dernektekileri gülmekten kırar geçirirdi.

Çalışkandı; tam bir görev adamıydı. “Teoriden anlamam, ben pratik adamıyım!” derdi. Kızdı mı hemen parlardı, ama çabuk da sönerdi.

Şimdi yürüme zamanıdır!

Şimdi savaşma zamanı, savaşı büyütüp her tarafa yayma zamanıdır. Özgürlük ateşini yakınlaştırma ve devrimcileşme zamanıdır. Şimdi büyük bir ısrar ve kararlılıkla zorlukların üstüne doğru yürüme, engelleri cesaretle aşma zamanıdır. Partimizin ideolojik-stratejik hattı, işçi sınıfının, halkımızın, bölge halklarının değişim ve devrim ihtiyacına yanıt olma zamanıdır. Dayanılması zor, yokluk ve yoksulluklarla dolu ezilenlerin çığlıklarına kulak verme zamanıdır. Ertelenmesi asla mümkün olmayan zorunlulukların ve kaçınılmazlıkların gerçekleştirilmesi zamanıdır.

“Hendek” e düşmek mi, hendek atlamak mı?-Dursun Ali Küçük

*Kendimi hendeğe düşmüş gibi hissediyorum….
Kürdistan şehirleri ve ilçelerinde yaşanan vahşet gözlermin önünde kayıp gidiyor.
İçim kan ağlıyor..
Sanırım savaş ortasındaki her insanda bunu yaşıyor.
Ya bu hendekten atlarsın ya bu deveyi güdersin.
Ya da deveye hendek atlamak gibi bir işe kalkışırsın.
Ama nasıl direnirsen diren siyaset ve halkını düşmanın eliyle de olsa hendeğe gömemezsin.
Vebali ağırdır.

*Sömürgeciğe ve işgalciye karşı direnmek farzsdır ve kayıtsız şartsız tartışma götürmez.

"İpler kimin elinde "

Bugün bir arkadaşımla sohbet ederken  Ortadoğu, Türkiye ve Kürdistan ve en önemliside Suriye'de neler oluyor üzerine konuşmaya başladık;  Ben siyasal tahlillerde bulunmaya çalışrken,, üçüncü dünya savaşının kapıda olduğunu,çanların  kimin için çalıyoru anlatırken , arkadaşım dediki:"Yoldaş bu söylediklerini Marks, Lenin, Stalin , Mao yoldaşlar o  zamanlar söylemişler... Sen bugüne has özgül tahlil yapsan vede biz bunun neresindeyiz,anlatsan daha gerçekçi olur". Ben önce bir duraksadım şaşırdım , "söyleyen dilim söylemez" oldu.

“Seçme ve Seçilme En Temel İnsan Hakkıdır, Haydi Mülteciler Seçime”; dediler ve!

Yarın 10 Aralık.

1948’den bu yana etkinlikler düzenlenen “Dünya İnsan Hakları Günü”.

“Mültecilerin seçme hakları var artık. Seçme ve seçilme en temel insan hakkıdır” diyerek harıl harıl çalışan kurumlardan bir kısmı; yarın da Suriye’ye yerleştirilen savunma silahlarına karşı protestolar gerçekleştirecekler!(Bu kurumların adını burada belirtmek, yaptıkları iyi şeylere göz kapamakla eş olacağı için; böyle geçelim).

“Fırtınalar içinde, bıçak sırtında”

Komünist önder Mehmet Demirdağ anısına...

Devrime (ve Cizre'ye) dair

“In puncto punctii”[1]

Murat Uyurkulak’ın, “Vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi,”[2] notunu düştüğü; Cornelius Castoriadis’ün, “Önce bir tahayyüldür,” dediği devrim, radikal sosyalistlerin indinde güncelliğini yitirmeyen -“olmazsa olmaz”- “Tek yol”dur; dünyayı değiştiren devrimci praksistir; engellenemezdir; gereklidir.

Sadece bu kadar da değil: Egemenlerin kâbusu, ezilenlerin şölenidir; Prometheus’un takipçilerini var eden tarihsel eylemidir; bilimden sanata, beşeri münasebetlerden sosyal hayata, ekonomiden politikaya “ilerleme”nin yegâne sebebidir.

38 YIL ÖNCE TOPTAŞI CEZAEVİNDEN KAÇIIRILDIK.ANISINA...

Bugün 9 Aralık TOPTAŞI CEZAEVİNDEN kaçırılışımızın-firarımızın 38. yılı .Firar veya Kaçırılma çalışmalarımız durmaksızın, aksatılmadan iki yıla yakın sürdü.  Değişik aşamalardan geçen , çeşitli kere ertelenen, eylemin şekillerinde değişiklikler yapan, uzun soluklu bir  planın sonuna gelmiştik.
 

Emek seferberliğiyle mücadeleye güç kat dayanışmayı büyüt

Savaş, direniş ve çatışmaların odağında yer alan coğrafyamızda büyük bedeller ödenerek yaratılan mücadele tarihine, kesintisizce süren direnişlere tanıklık etmekteyiz. Halkımızın devrimci öfkesi ve mücadelesi eşine az rastlanır faşist bir saldırganlıkla ezilmeye, katliam, gözaltı ve tutuklamalarla bastırılmaya çalışılsa da sınıf mücadelesi direniş, çatışma ve kopuş zemininde yol almayı sürdürmekte, çelişkiler keskinleşmektedir

"Bize nasıl yaşanacağını ve ölüneceğini gösteren üç yiğit çocuk!"

Ankara: 21 Ekim günü Dersim’in Pulur ilçesi Şahverdi köyünde TC askerleriyle girdikleri çatışmada ölümsüzleşen TKP/ML TİKKO savaşçıları Cengiz İçli, Hakan Çakır ve Özgüç Yalçın için dün Ankara’da anma toplantısı gerçekleştirildi.

Toplantıda Şahverdi’de TC askerleri tarafından işkenceyle katledilen Özgüç Yalçın (Sefkan)’ın babası Sermet Yalçın tarafından yapılan konuşmayı paylaşıyoruz:

“Dostlar,

Dağları mesken tutan ;"Bir çift yürek"Veysel Uyar , Erdogan Tekin ölümsüzdür .

Ne zamanki, yaz mevsimi yeni bir iklime evrilir güz ayları başlar , masallarda , romanlarda derler ya  "Uçsuz bucaksız dağların doruklarında  beyaz-bembeyaz karlar belirirmiş". Munzur dağlarıda her Sonbaharın ortalarında bir genç kadının gelinlik  giymesi gibi, beyaz karlarla süslenir,bizse Munzur dağlarının o heybetli  duruşuna mest olur,gözlerimizi ayıramazdık, gördüğümüz harika doğal manzara karşısında.Munzur dağları  gerillanın gönlünü çaldığını bilircesine gülüçükler gönderirdi bizlere... Ovacığın düz yemyeşil  ovasına kar düşünce bambaşka bir doğa güzelliği ortaya çıkardı.

Sayfalar